Mobil cihazlarımızdaki kamera sensörlerinin evrimi üzerine saatlerce konuşabiliriz. Zira profesyonel anlamda fotoğrafçılık tecrübesi yaşatmaya başlayan mobil kameralar, artık iyice yaygınlaştı. Son kullanıcı düzeyinde hâlâ kameraların tüm becerilerinden faydalanan insan sayısı az. Nitekim bu bazı üreticilerin sınırları aşmasını engellemiyor.
Huawei ve Leica ortaklığındaki cihazların mobil kamera konusunda sektöre yön verdiklerini söylemek mümkün. P9 sersinden bu yana Çinli Huawei’nin telefonların gövdesine beklenenin çok çok üzerinde performansa sahip kameralar koyduğunu görüyoruz. P10, P20 ve son olarak geçtiğimiz haftada gördüğümüz P30 ailesiyle diğer üreticilere teknolojik gelişim dersi verildi.
Aşağıda, P30 Pro’da bulunan 4’lü kamera sistemini görüyoruz. Bir sensör, bugüne kadar gördüklerimizden ve diğer 3 sensörden oldukça farklı görünüyor:
Bir de şöyle bakalım:
Burada gördüğümüz şey, ışığı (yani görüntüyü) cihazın içerisine açısını 45 derece değiştirerek taşıyan bir sistem. Normal şartlarda, yani diğer geleneksek kamera sensörlerinde görüntüler bir lens ve en fazla iki adet mercekten sonra 90 derecelik açıyla sensöre düşerken, burada durum çok farklı. Zira görüntü lensten geçtikten sonra önce bir prizmaya çarparak açı değiştiriyor. Bu da mobil kameraların fiziksel dezavantajını ortadan kaldırıyor.
Normalde telefon kameraları görüntü açısını değiştirmeden dijital olarak işledikleri için ışığı kırabilecekleri çok fazla alana sahip değiller. Zaten aynı nedenden dolayı telefon gövdelerinde kamera çıkıntısı görüyoruz. Eğer kamera içine bir mercek daha eklemek isterseniz, cihazın kalınlığı artıyor. Huawei ise bir prizma ile görüntüyü yatay hale getirerek kendisine boşluk yaratma yoluna gitmiş.
Hemen aşağıda, bu avantajın nasıl kullanıldığını görüyoruz:
Geleneksel sensörlere göre ışığı işleyebilen, kıran eğen ve büken çok fazla lens kullanmak mümkün oluyor. Böylece çözünürlük değişmeden daha fazla yakınlaştırma yapmak mümkün oluyor.
Telefon üreticileri, cihazların işlemci yongası ve batarya gibi “hantal” donanımlarını küçültmeyi başardıkça, cihazların içerisinde daha çok alana sahip olmaya başladılar. Yukarıda gördüğünüz periskop sistemine sahip gelişmi sensör de bu emeğin sonucunda ortaya çıkan bir boşluğu kullanıyor.
Mikrometrelerin bile büyük önem taşıdığı mühendislik harikası akılllı telefonlarda, periskop kamera sensörlerinin yaygınlaşacağı bir döneme giriş yaptık. Belki de katlanabilir cihazlar, gövdelerinde daha çok alana sahip oldukları için daha gelişmiş görsel işleme teknikleriyle karşımıza çıkacaklar.
Üstelik burada bahsettiğimiz sadece lens, prizma ve mercekten oluşan mekanik sistemler. Işığa daha duyarlı sensörlerle daha çok görsel veriyi daha kaliteli dijital veriye dönüştürmek de mümkün oluyor. JPG veya JPEG gibi formatların yerini alacak yeni nesil veri çözümleri de yakında mobil fotoğrafçılığın şaha çıkmasını sağlayacak.
Sizin için takipteyiz, siz de takipte kalın :)