Daha düne kadar ilkokula giden çocukların önüne bile bir avuç pastel boya ve bir resim kağıdı koysak, tam olarak beklediğimiz gibi bir kara delik resmi çizerlerdi. İşin ilginç yanı ise daha düne kadar ne onların ne de başka bir insanın kara delik fotoğrafı görmemiş olmasıydı.
Gözüyle görmeden inanmayanları da mutlu edecek olan ilk görüntü, Event Horizon Telescope adlı teleskoplar birleşiminden geliyor. Bu inanılmaz çalışmada gezegenimizin tamamı devasa bir teleskopa dönüştürüldü. Trilyonlarca kilometre ötenin fotoğrafını çekmek için bu kadar zahmete girmelerinin altındaki amaç ise bilimsel olarak yeni keşiflerde bulunmak ve var olan teorileri test etmek. Özellikle de kara delik kavramının ortaya atıldığı görelilik teorisi, bu projede sınanan teorilerin başında geliyor.
Kara delik, uzay-zaman içerisinde çok büyük ve yoğun bir kütleden oluşur. Genelde kendi içine çöken yıldızlar kara deliklere dönüşür. Işık bile bu cismin kütle çekiminden kaçamaz. Bizim gördüğümüz o parlak hare kara deliğin boyutu değildir, olay ufku adı verilen ve kütle çekimin ışık hızına boyun eğdirdiği noktadır.
Teknik olarak kara deliğe yanaşan her cisim hızlanır. Hızlandıkça iki boyutlu yapıya benzer bir disk haline gelir. Cismin atom ve molekül gibi parçacıkları bu hızda birbirlerine sürtünerek ortaya ısı ve ışık çıkartır. Olay ufkundaki ışıklar da buradan gelir, kara deliğin içinden değil.
Yapılan ölçümler ve gözlemler sayesinde elde ettiğimiz bilgiler, Einstein’in haklı olduğunu ortaya koyuyor. EHT projesindeki bilim insanları, M87 kara deliğinin kütlesinin Güneş’in kütlesinden 6.5 milyar kat daha fazla olduğunu ve 40 milyar kilometre çapında olduğunu ortaya çıkardı.
Kara deliğe yaklaşan cisimler gerçekten de ışık hızına yakın hızlara çıkıyorlar. Uzay, zaman ve maddenin yapısı hakkında Einstein de haklı çıkıyor. EHT’ye daha fazla teleskop katıldıkça daha net görüntüler elde etmemize kesin gözüyle bakılıyor.