Çok çok nadir olsa da (binde bir gibi) genel anestetik ilaçların kullanıldığı operasyonlarda hasta bilincini koruyabiliyor. "Anestezik farkındalık" ya da "anestezik bilinçlilik" adı verilen bu durum, temel olarak ameliyat esnasında uyanılması; yani etrafta olup bitenin ve yapılan işlemlerin farkında olunması anlamına geliyor. Hastalar bu farkında olma durumu sırasında çok yüksek oranda acı hissetmedikleri gibi, bu durum her zaman gerçekleşmeyebiliyor.
Bazı insanlar neden anestezik farkındalık yaşar?
Bu durum birkaç nedenden dolayı gerçekleşebilir. Çok sayıda hastalığı bulunan kişilerde görülebildiği gibi, normal anestezi ilacı dozunun kullanılmasının riskli olduğu durumlar neticesinde hastaya az ilaç verilmesi sonucunda da gerçekleşebilir.
Ameliyat esnasında "uyanırsanız" ne olur?
Öncelikle buradaki uyanmanın her gün yaptığımız gibi olmadığını belirtmek isteriz. Gözlerinizi, ellerinizi, ayaklarınızı hareket ettiremediğiniz gibi konuşamadığınız için de dışarıdan bakıldığında bilinçsiz ve uyku halinde görünürsünüz. Yani bu farkındalık süresince yalnızca beyniniz uyanık kalır.
Bu durumu yaşayan insanlar, farklı farkındalık seviyelerini belirtiyor. Bazı insanlar kısa ve belirsiz anları hatırlarken diğerleri tüm ameliyatı hatırlayabiliyor. Hatta bazıları ameliyatta gerçekleştirilen kesme işlemlerinden oluşan baskıyı bile anımsıyor. Fakat elbette, üzücü olsa da, istisnalar yok değil.
Donna Penner'ın 10 seneden fazla bir süre önce yaşamış olduğu travma, en ufak bir hatırlatmada dahi acısını tekrar yaşamasına sebep oluyor. 55 yaşındaki Kanadalı kadın, 45 yaşına girmeden önce geçirdiği ameliyatta anestezi ilaçlarının tam olarak işe yaramaması yüzünden doktor karın bölgesine ilk kesiği açmadan önce birden uyanmış.
Uyandığı için ilk başta ameliyatın bittiğini ve doktorların karnı temizlemeye başladığını düşünen Penner, kesik acısını hissettiğinde ameliyatın daha başlamamış olduğunu anlamış. Uyanık olsa da uyuşturucunun etkisiyle hiçbir yerini oynatamayan ve en ufak bir ses bile çıkaramayan kadın, dolayısıyla hiç kimseye haber verememiş.
Kesik atıldığı sırada dayanılmaz acılar çektiğini söyleyen Donna Penner "İşte tam orda ölecektim, her şeyin bittiği yer orasıydı. Kimse neler yaşadığımı bilmiyordu ve ben de kimseye bir şey anlatamıyordum. Gözyaşı bile dökemiyordum. Çok az da olsa ayağımı oynatabilsem de kimse bunu görmedi." diyor.
İlk esnada verilen oksijen ameliyat başlayınca kesildiği için nefes alamadığını ve bu sırada öleceğini düşünen Donna, ameliyat sonunda tekrar oksijen verildiğinde gözyaşlarıyla kendine gelebildiğini söylüyor.
Donna Penner'ınkiler gibi vakaları belgelemeye çalışan çeşitli projeler olsa da, bunlardan en başarılısı Seattle'da bulunan Washington Üniversitesi'ndeki Anestetik Farkındalık Kaydı. 2007 yılında kurulan bölüm, çoğu Kuzey Amerika'dan olmak üzere 340'tan fazla rapor topladı. Her ne kadar bunlar gizlilik çerçevesinde korunsa da yayımlanan bazı detaylar konunun daha iyi anlaşılıp mümkün olduğunca engellenmesi hususunda güzel bilgiler sunuyor.