Çernobil Faciası, yakın tarihin en unutulmaz olayları arasında. 33 yıl önce gerçekleşen bir nükleer santral patlamasıyla aniden evinden, yuvasından olan 350 bin insanın her şeyi yerli yerinde duruyor. Santralin yakınında bulunan ve felaket sonrasında alelacele boşaltılan Pripyat kentinde, ölümün sessizliği hâlâ kol geziyor.
Her ne kadar son yıllar Pripyat çevresinde ve Çernobil Santrali etrafında çimlenmeler gözükse de yaşamın oralara eskisi kadar sıkı sarılması için çok zamana ihtiyaç var. Peki ya geride kalanlar? İnsanların hatıralarını bırakıp gittikleri sokaklar, koca koca apartmanların artık yetişkin bir insan yaşına gelen yalnızlığı? Hepsi, düşündükçe insanın içinde burukluk oluşturuyor.
Patlamanın etkisi ile çevredeki yaklaşık 5000 kişi ölmüş; radyasyonun etkisi ölümler, 2004 yılında 1 milyonu aşmıştı. Hala aynı patlamadan kalan kimyasal etki nedeniyle engelli doğumlar yapılıyor.
Fotoğrafı David McMillan, Pripyat’a son 25 yılda 20’den fazla ziyarette bulunmuş bir isim. Çektiği fotoğraflar ise zamanın sınırlarını aşan bir mesaj veriyor. Yaşlanan tek şeyin canlılar değil, şehirler ve eşyalar da olabileceğini düşündürüyor. Bir de yalnızlık dediğimiz o şeyle doğanın nasıl başa çıktığını ve nasıl büyük bir zafer kazandığını görüyoruz.