Bir zamanlar teknoloji dünyasını orta büyüklükte (şimdiye kıyasla) pek çok şirket aynı anda idare ederken bugüne geldiğimizde yüz milyarlarca dolar değere sahip birkaç şirket, kendi sektörlerini tek başlarına idare ediyorlar. Buradaki asıl soru; ABD, Facebook, Apple, Microsoft gibi; Çin ise Tencent, ByteDance gibi teknoloji şirketleriyle piyasada söz sahibi olmaya başlarken neden Avrupa’dan bir teknoloji devi çıkmıyor?
Bir zamanlar Nokia, Ericsson gibi Avrupalı şirketler, telefon sektörüne; Skype, çevrimiçi iletişim sektörüne; Spotify müzik sektörüne yön veriyordu. Tamamı Avrupalı olan bu şirketler ya ABD’li rakiplerine satıldılar ya da rakipleriyle baş etmekte zorlanacakları bir rekabetin içinde kaldılar. Business Insider, Avrupa’nın başarılı sekiz yatırımcısı ve kurucusu ile Avrupa’nın neden hiçbir zaman Facebook, Amazon gibi şirketlere sahip olamayacağını konuştu.
1.Teori: Fon Oluşturma Sorunu
Hem girişim sermayesi şirketi Oxx’un ortak kurucusu Richard Anton hem de Google’ın eski CFO’su Patrick Pichette’ye göre Avrupa’da bir şirketin büyümesi için ihtiyacı olan fonu toplaması son derece zorlu bir süreç. Pichette’ye göre 500.000 dolarlık bir fonu 3 milyon dolara çıkarmak istiyorsanız bunun için çalışabilirsiniz ancak fonu 50 milyon dolara çıkarmak istiyorsanız ihtiyacınız olan fonu elde etmeniz son derece karmaşık bir süreç. Tahmin edebileceğiniz gibi büyük şirketler, büyük fonların bir sonucu oluyor.
2. Teori: Deneyimli ve Zengin Akıl Hocası Eksikliği
Skype ve Wix yatırımcısı olan Mangrove Capital Partners’ın CEO’su olan Mark Tluszcz, ABD’li şirketlerin çalışanlarına cömert hisse senedi seçenekleri sunduğunu ve çalışanların şirkette işler iyi gittiği takdirde bir gecede milyoner olabileceklerini belirtiyor. Avrupa’da ise bu cömertlik anlayışı bulunmuyor. Peki bunun Amazon, Facebook gibi devlerin kurulması ile ne ilgisi var? Pichette’ye göre Silikon Vadisi, genç girişimciler için bir kara delik görevi görüyor. Avrupa’da ‘gerçek’ zenginlikten bihaber olan genç girişimciler, birleşik devletlerde kolaylıkla zengin olabiliyorlar. Dolayısıyla Avrupalı genç girişimciler, kendilerine akıl hocası olabilecek birini bulamıyorlar ve soluğu yine ABD’de alıyorlar.
3. Teori: Avrupalı Girişimciler, ABD’lilere Göre Riskten Uzak Duruyorlar
Büyük kazançlar sağlamak için büyük riskler alınması gerektiğini daha önce de duymuşsunuzdur. Avrupalı girişimcilerle ABD’li girişimcileri birbirlerinden ayıran en büyük farklardan biri de bu. Avrupalı girişimciler, fon toplamakta yeterince zorlandıkları için büyük riskler almaktan çekiniyorlar. ABD’li girişimciler ise daha kolay fon toplayabildiklerinden risk almak konusunda daha rahat davranıyorlar. Yine de günümüzde Avrupalı yatırımcıların da risk eşiklerini yükselttiklerini söyleyebiliriz.
4. Teori: Avrupa, Çin ya da ABD Gibi Homojen Bir Pazar Değil
Avrupa, ABD ya da Çin gibi tek başına bir pazar olarak değerlendirilse de aslında büyük bir ülkeler topluluğudur ve ‘Avrupalı şirket’ tanımı, şirketin tüm Avrupa pazarına hakim olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin Çinli bir şirket, yalnızca yerel pazarda faaliyetlerini sürdürse dahi 1.3 milyar insana hitap etmiş oluyor. ABD için ise bu sayı 300 milyon civarında. İngiliz bir şirketin yerel pazarda faaliyet göstermesi demek, 55 milyon insan ile büyümeye çalışması anlamına geliyor. Şirket, Avrupa içindeki başka bir ülkeye dahi açılsa teknik olarak uluslararası ticarete atılmış oluyor ve böyle bir piyasada ABD’li ya da Çinli rakipleriyle baş etmesi mümkün olmuyor. Elbette ki bu durum yalnızca fiziksel ürünler için geçerli. Kurumsal ya da insan kaynakları yazılımları evrensel olduklarından yazılım ve çevrimiçi servis şirketleri uluslararası alanda daha hızlı büyüyebiliyorlar.
5. Teori: Avrupa’nın Silikon Vadisi Ayarında Bir Teknoloji Merkezi Yok
Avrupa’nın Nokia gibi 150 yıllık teknoloji şirketleri bulunsa da Silikon Vadisi gibi yeni nesil teknolojilerin yuvası haline gelecek teknoloji merkezleri yeni yeni kuruluyor. Üstelik bu merkezlerin hiçbiri Silikon Vadisi seviyesine yükselmeyi vadetmiyor. De Rycker’a göre Silikon Vadisi yalnızca bir bölge değil, aynı zamanda kendi felsefesi bulunan bir yer. Burada yeni bir teknoloji şirketi açmak ve dünyaya açılmak oldukça kolay. Bununla birlikte Avrupa, yeni yürürlüğe giren kişisel verilerin korunması kanunu ile Avrupalı teknoloji şirketlerinin önüne yeni engeller çıkarmış durumda. Çin gibi ülkeler, daha iyi hizmetler için şirketlerin kullanıcı verilerini kullanmalarını teşvik ederken Avrupa, şirketlerin kullanıcı verilerinden uzak durmasını istiyor.
6. Teori: Avrupalı Şirketler Küresel Düşünmüyorlar
Yatırımcılara göre Avrupalı şirketlerin en büyük sorunlarından biri, küresel bir ticari dönemde yaşadığımızın farkında olmamaları. Spotify gibi şirketler, Avrupalı şirketlerin de küresel çapta başarılı olabileceğini gösteriyor. Yine de çoğu Avrupalı şirket kuruldukları ülke de ya da Avrupa pazarı içinde faaliyet göstermeyi tercih ediyor. BridgeU'nun kurucusu Lucy Stonehill, şirketlerin büyümek için başladıkları andan itibaren küresel düşünmeleri gerektiğinin altını çiziyor. Avrupa nüfusunun 750 milyonun bile altında olduğunu, Facebook, Amazon gibi şirketlerin ise milyarlarca insana hizmet verdiğini düşünürsek neden küresel düşünmek gerektiğini anlayabiliriz.