Araştırmalara Göre İklim Değişikliği, Eski Köprülerin Çökmesine Sebebiyet Veriyor

Küresel iklim değişikliği, içinde yaşadığımız gezegenimizin ne yazık ki kanayan yarası. Çeşitli boyutlarda canlıları etkileyen küresel ısınma, uç noktalardaki iklim koşulları nedeniyle eski köprülerin çökmelerine bile neden olabiliyor.

İklim değişikliğinden kaynaklı uç noktalardaki hava koşulları, eski köprülere çöküş tehdidi yaratıyor. Son zamanlarda Kuzey Yorkshire’ın Grinton bölgesindeki bir köprünün çökmesi, bu tür riskler için ne kadar hazırlıklı olduğumuz hakkındaki birçok soruyu gündeme getirdi. Eylül ayındaki Dünya Bisiklet Şampiyonası güzergahında olan köprü, bir ay süren yağmurların ardından sadece dört saat içinde çöktü ve çevredeki evlerin etkilendiği küçük bir sele neden oldu.

Grinton’da çöken köprü, iklim değişikliği kaynaklı yıkılan ilk köprü değil. 2015 yılında, önce Eva isimli daha sonra da Frank isimli fırtınalar, 18. yüzyılda yapılan ve yine Kuzey Yorkshire’da bulunan Tadcaster isimli köprüyü ve onun yakınlarındaki Cumbria’daki orta çağ döneminden kalma Eamont Köprüsü'ne ciddi hasarlar verdi. 2009 yılında meydana gelen sel baskınları ise yalnızca Cumbria bölgesinde 29 köprüyü yıktı.

İklim değişikliğinin bu tür yoğun yağışları gelecekte daha yaygın hâle getirmesiyle birlikte bu tür köprü çöküşlerinin gelecekte daha fazla yaşanıp yaşanmayacağı merak konusu.

Gerçekten köprüler küresel iklim değişikliğinden etkilenip yıkılıyorsa hangi köprüler daha fazla risk altında? Köprülerin çeşitli nedenlerle çökebileceğini biliyoruz. Bazıları sadece eski olduğu için bile çökebiliyor. Bazıları ise yanlış malzemeden veya sel, erozyon, deprem gibi çevresel süreçlerden dolayı yıkılıyor. Hatta köprüler, gemilerin kendilerine çarpması nedeniyle bile çökebiliyorlar.

Avrupa'nın ilk büyük yolları ve köprüleri, Romalılar tarafından yaptırılmıştı. Bu altyapı yatırımları, sanayi devrimi sırasında büyük ölçüde gelişti ve daha sonra çoğu, II. Dünya Savaşı'ndan sonra yeniden inşa edildi ancak o zamandan beri çeşitli faktörler, köprüler ve diğer kritik yapılar üzerindeki baskıyı artırdı. Örneğin birçok köprü, ilk inşa edildiğinde trafik çoğunlukla yayalardan ve hayvanlardan oluşuyordu. Bu durum, köprüler için ciddi bir ağırlık teşkil etmiyordu ancak onlarca yıl geçtikten sonra köprülerin üzerinden geçen şeyler değişti ve ciddi derecede ağırlaştı.

Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan mühendisler, sayısız köprünün beklenen kullanım ömrünün sonuna (50 ile 100 yıl arasında) ulaşabileceğini düşünüyorlar ancak hangi köprülerin en fazla risk altında olduğunu bilmiyoruz. Bunun nedeni, risk altındaki yapıları tanımlamak için ulusal bir veri tabanı veya yöntem bulunmaması.

Farklı köprü türleri, farklı arıza mekanizmalarına karşı duyarlı olduğu için her köprüyü kendi ekseninde değerlendirmemiz gerekiyor. Örneğin Newcastle'da Tyne Nehri üzerindeki yedi köprü, şehri Gateshead isimli kasabaya bağlıyor. Bu köprüler, işlev (yaya, karayolu ve demiryolu), malzeme (çelikten betona) ve yaş (17 ile 150 yaş) parametrelerinde değişkenlik gösteriyor. Bu nedenle her köprü için başarısızlık riski ve tipi çok farklıdır.

Sel, İngiltere'nin Ulusal Acil Durum Riski Kayıt Defteri'nde büyük bir tehdit olarak kabul edilmekte. Met Office'in en son iklim tahminleri, kışın ortalama yağışlarda ve yaz aylarında yağan yağışlarda bir düşüş gösterse de yağış, doğal olarak çok değişkenlik gösteriyor. Su baskınlarına özellikle şiddetli yağış neden oluyor. Bu yüzden yağışların sadece ortalamalarına değil, nasıl değiştiğine de bakmak gerekiyor.

Daha sıcak hava, daha fazla nem tutabilir ve bu nedenle Grinton’daki gibi sel baskınlarına neden olacak aşırı yağışlara sebebiyet verebilir. Yüksek çözünürlüklü iklim modelleri ve gözlemsel çalışmalar da aşırı yağış yoğunluğunu gösteriyor. Tüm bu çalışmalar, gelecekte sel nedeniyle köprülerin çökmesinin daha muhtemel olacağı anlamına geliyor. Gelecekteki felaketleri azaltmak için kullanım değişikliği, yaşlanma ve iklim değişikliği ile ilgili değerlendirmeler de dâhil olmak üzere altyapılarımızın incelenmesine ihtiyacımız var.