Temel olarak doğada dört ana temel güç olduğundan bahsedilir. Bu güçlerden biri, muhtemelen en statik ve en sıkıcı bulunan kütle çekim etkisidir. Kütle çekim etkisi, tahmin edilenden daha geniş bir aralıkta değişimler gösterebiliyor.
NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden araştırmacılar, atomlara bakarak kütle çekimi ölçümleyebilen bir sistem geliştirdi. Teknik olarak bu makine bir atomu algılayarak etrafındaki diğer atomları çözümlüyor
NASA’nın AOSense ile birlikte ürettiği kütle çekim sensörleri, 100 milyon sezyum atomu kullanıyor. Dairesel olarak dönen bu atomlar, cismin içinden bir atom geçtiği anda düşüyor. Bu düşüşler arasındaki fark da kütle çekim güçleri hakkında bilgi veriyor.
Araştırmacılardan Babak Saif, cihazın çok hassas olduğunu, bir gün yemekten geldiklerinde ölçümlerin değiştiğini zira cihazın yedikleri yemeği bile algıladığını söylüyor.
Buzullardaki erimeyi incelemek için yeni kuantum sensör kullanılacak
Kuantum mekanikleri kullanılarak üretilen cihaz, NASA tarafından Dünya’nın kütlesinin izlenmesinde kullanılacak. Bu teknoloji özellikle buzulların kütlelerinin hesaplanması, su temelli yaşamdaki değişiklikler ve hatta suyun nasıl yükseldiği ve tsunamilerin nasıl ortaya çıktığı konusuna da ışık tutacak.
İngiltere’de de benzer araştırmalar yapılıyor. Birmingham Üniversitesi araştırmacıları da yapı çalışmalarında yer altındaki borular ve altyapı hizmetlerini algılayabilen ve haritalandırabilen bir teknoloji geliştirdi. Bu araç tabii ki NASA’nın kuantum sensörü kadar gelişmiş bir araç değil ancak baktığınız şey eski maden tünelleri ise gayet yeterli oluyor.
Araştırmacılar ayrıca NASA’nın geliştirdiği cihazı yerçekiminin kendisini incelemekte de kullanmak istiyorlar. Örneğin deprem sonrası yüzeyde oluşan değişiklikleri ya da yer altındaki petrol rezervlerini bulmak için bu teknolojiyi kullanmak isteyenler de var.