İnsan vücudundaki hücrelerde bulunan bazı proteinler, hangi genlerin aktif ya da pasif olacaklarına karar veriyorlar. Kopenhag Üniversitesi’nden ve Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nden bazı araştırmacılar da yaptıkları araştırmalar sonucunda hangi proteinin genetik düzenlemede gerekli olacağını keşfettiler.
Vücudumuzdaki 200’den fazla farklı hücrenin her biri, aynı DNA’yı taşıyor. Hücrelerde bulunan genler de her bir hücrenin türünü ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla genlerin aktivitelerinin büyük bir hassasiyetle kontrol edilmeleri gerekiyor. Kök hücrelerin de önemi burada ortaya çıkıyor çünkü kök hücreler, deri ya da kemik hücrelerinden herhangi birine evrilebilir.
Araştırmacılar, yıllarca bir geni aktif ya da pasif hâle getiren mekanizmayı anlamak için çaba sarf ettiler. Yapılan son çalışma, bir genin nasıl özel bir hâle geldiğini ve kimliğini, embriyonik gelişimini ve çeşitli hastalıkların nasıl doğduğunu anlamak için oldukça önemli bir yere sahip.
Yeni çalışmada Kopenhag Üniversitesi’nin Biyoteknoloji Araştırma ve Yenilik Merkezi, Novo İskandinav Kök Hücre Biyolojisi Vakfı Merkez ve New York’taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde çalışan araştırmacılar önemli sonuçlar elde ettiler. Araştırmacıların gerçekleştirdiği çalışma, epigenetik mekanizmaların genlerin aktivitesini nasıl kontrol ettiğine dair fikirler sunuyor. Ayrıca elde edilen sonuçlar; lenfoma, lösemi ve çocuklarda sıklıkla görülen özel bir tür beyin kanseri de dâhil olmak üzere birçok kanser türünün tedavisine de katkıda bulunabilir.
Genler nasıl aktif ya da pasif oluyor?
Araştırmacıların paylaştığı makaleye göre genleri pasif ya da aktif duruma sokan düzenleyicilerin en önemlilerinden birisi PRC2 adlı protein kompleksi. Bu kompleksin gende doğru noktalara konmasını sağlamak için birkaç proteine görev düşüyor. Araştırmacılar, PRC2 ile ilişiği olan 6 farklı proteinin önemini araştırdılar ve her bir proteinin PRC2’nin doğru noktaya konmasında rol oynadığını keşfettiler.
Araştırmada PRC2 ile ilişiği olan proteinler, embriyonik kök hücrelerden tek tek alınarak 15 farklı kombinasyon ile denendi. Bu sayede her bir proteinin PRC2 kompleksiyle olan bağlantısı tespit edildi. Elde edilen sonuca göre 6 protein de tamamen çıkarılmadığı sürece PRC2’nin yeri gene doğru şekilde konuluyordu. Çalışmanın sonuçları, ileride kanser de dâhil birçok hastalığın tedavisine ışık tutabilir.