Southampton Üniversitesi’nde dahil olmak üzere uluslararası bir gökbilimci ekip, son teknolojiye sahip kameraları kullanarak daha önce görülmemiş ayrıntı düzeyinde bir kara delik sistemi videosu hazırladılar. Bilim insanlarının bu çalışmasında esrarengiz nesnelerin çevresindeki plazmayı anlamak için de yeni yaklaşımlar ortaya çıkarıldı.
Gökbilimciler, bu çalışma için 2018 başlarında keşfedilen MAXI J1820 + 070 kara delik sistemini incelediler. MAXI J1820 + 070 kara delik sistemi, Samanyolu’ndan 10.000 ışık yılı uzakta ve sistemin kütlesi Güneş’in kütlesinin 7 katı kadar.
MAXI J1820 + 070 kara delik sistemine dair veriler, HiPERCAM Gran Telescopio Canarias ve NASA’nın NICER Gözlemevi tarafından elde edildi. Genelde bu sistemleri keşfetmek oldukça zordur. Çünkü sistemlerin Dünya’ya olan mesafesi onların çok soluk ve görünmeyecek kadar küçük görünmelerini sağlar. HiPERCAM ve NICER teleskopları sayesinde bilim insanları, kara delik sistemini saniyede 300 kare kaydedebildiler.
Southampton Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi olan John Paice, “Film, gerçek veriler kullanılarak yapıldı. Ancak görüntülerin izlenebilmesi için, görüntülerin hızı 1/10 oranında yavaşlatıldı. Görüntülerde, kara delik etrafındaki malzemenin ne kadar parlak olduğunu, kara deliğin yuttuğu yıldızı karanlıkta bıraktığını ve kara delikten dışarı yayılan ışığı görüyoruz” dedi.
Bilim insanları kara delik çalışmasında, X-ışını seviyesindeki düşüşlerin görünür ışıkta bir artışa eşlik ettiğini de tespit ettiler. Görünür ışıkta en hızlı yanıp sönmelerin X ışınlarından sonra son derece kısa bir zaman dilinminde oluştuğu belirtildi.
Gözlenen bu tür desenler dolaylı olarak, farklı tür bir plazmanın varlığını ortaya çıkarıyor. Southampton Üniversitesi’nden Dr.Poshak Gandhi, daha önce incelediği iki kara delik sisteminde X-ışını ile görünür ışık arasında benzer bir zaman farkını gözlemlemişti.
Dr. Poshak Gandhi, “Üç sistemde gördüğümüz gerçek, büyüyen kara deliklerin birleştirici özellikleri olduğu fikrini güçlendirmektedir. Eğer doğruysa, bu bize kara deliklerin etrafındaki plazma akışının nasıl yürüdüğü hakkında temel bir şey söylüyor olmalı.
En işe yarar fikrimize göre, plazmanın sarmal ve çıkış bitleri arasında derin bir bağlantı olduğunu düşünüyoruz. Ancak bunlar, Dünya’daki laboratuvarlarda tekrarlayamayacağımız ekstrem fiziksel koşullar ve doğanın bunu nasıl yönettiğini anlamıyoruz. Bu tür veriler doğru teoriye ulaşmak için çok önemli olacaktır” dedi. Gökbilimcilerin çalışması Royal Astronomical Society dergisinde yayınlandı.