2012, kara delikleri anlamamız açısından büyük bir yıl oldu. İlk olarak Scientific America, “Kara Delikler Her Yerde” başlıklı oldukça ilginç bir bildiri yayınladı. Scientific American’ın bildirisinin ardından Princeton Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, kara deliklerin yaratılmasının düşünülenden daha kolay olduğunu belirlemek için Einstein’ın hidrodinamik denklemlerini sayısal olarak çözdüler. Araştırmacıların bulguları, bir kara delik oluşumunun önceki hesaplamalara göre çok daha az enerji gerektirdiğini gösterdi.
2013 yılında Princeton Üniversitesi’nde araştırmacılar “Ultrarelativistik Kara Delik Oluşumu” çalışmasında, bir kara delik oluşumu için daha önce hesaplanan enerji miktarının yarısından daha az enerjinin yeterli olduğunu gösteren bilgisayar modeli geliştirdiler.
Princeton Üniversitesi’nden yapılan çalışma ile ilgili phys.org'da yayınlanan bir raporda, “Araştırmacılar, Einstein’ın Görelilik Teorisi’nden -özellikle enerji ve kütle arasındaki ilişkiyi tanımlayan kısım- bir parçacığın hızını artırarak kara delik yaratmanın teorik olarak mümkün olduğunu biliyorlar” denildi.
Princeton Üniversitesi’nden araştırmacılar, Einstein’ın orijinal hidrodinamik denklemlerine dayanan bir bilgisayar modelini oluşturdular. Araştırmacılar, bilgisayar modelini, “iki parçacık çarpıştığında ne olacağını görmek için sanal bir pencere sağlar. Enerjilerini birbirlerine odaklar ve birlikte yerçekimi sınırına kadar zorlayan birleşik bir kütle oluştururlar. Sonuç olarak çok küçük bir kara delik ortaya çıkarırlar” şeklinde açıkladılar.
İçinde bulunduğumuz galaksi bu şekilde kara deliklerle dolu. Galaksimizde, merkezdeki süper kütleli kara deliğin yanı sıra, Samanyolu'nun dört bir yanına dağılmış pek çok küçük kara delik bulunuyor.
Princeton Üniversitesi’nden bilim insanlarının çalışması, CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) ile gerçekleştirilen deneyler, bazı insanlardaki kara delik endişesinin de kaynağı oldu. LHC ile ilk deneyler yapıldığı sırada, deneylerin mikroskobik kara delikler yaratma potansiyeli taşıdığı hakkında haberler yapıldı.
LHC’nin mikroskobik kara delikler oluşturacağı korkusu, gerçekleştirilen deneylerin öncesine dayanıyor. NASA’nın 2008 yılında yayınladığı “Dünyanın Sona Ermediği Gün” başlıklı raporu parçacık hızlandırıcıyı kullanmanın mikroskobik bir kara delik oluşturmayacağını belirtiyor. NASA’nın raporu, ortaya çıkmayacak bu küçük kara deliklerin, ortaya çıksalar bile Dünya'yı yutacak bir büyüklüğe asla varmayacağını belirtiyordu.
Kara delik deneylerine dair endişe o kadar büyük ki, CERN’in internet sitesindeki “Sıkça Sorulan Sorular” kısmında kara delikle ilgili bir soru var. “CERN kara delik yaratacak mı?” sorusuna CERN’in internet sitesinde, Princeton Üniversitesi’nden bilim insanlarının çalışmasının kara delik yaratmak için önceden gerekenden daha az enerji gerektirdiğini ortaya çıkarmasına rağmen Dünya'yı yok edecek kadar büyük bir kara delik açmanın hala milyarlarca dolar gerektirdiğini belirttiler.
LHC, bir kara delik yaratmak için gereken enerjiyi üretme yeteneğine sahiptir. Ancak parçacıkların çarpışmasında kara delik açılsa bile Hawking radyasyonu denen bir etki sayesinde kısa sürede kaybolurdu.
LHC’de meydana gelecek mikroskobik kara deliklerin Armageddon’a neden olma potansiyelinin korkuları abartılmış olsa da, parçacıkların küçük kara delikler oluşturması dün bir ihtimaldi, bugün ise yapılan çalışmalarla mutlak bir gerçek haline geldi. CERN’in Sıkça Sorulan Sorular kısmında, “LHC, kozmolojik anlamda kara delikler üretmeyecek. Bununla birlikte, bazı teoriler minik “kuantum” kara deliklerin oluşumunun mümkün olabileceğini öne sürüyor” cevabı yer alıyor. Cevabın devamında böyle bir olayın gözlenmesinin evreni anlamak için heyecan verici olacağı ve tamamen güvenli olacağı söylendi.
Yine de fiziğin sınırlarını inceleyen bu deneyler için endişelenmekte haklı olduğumuzu düşünen bilim insanları hala var. Geçen yıl İngiliz bilim insanı Sir Martin Rees “On the Future” kitabında LHC’nin yaratabileceği kara delikler konusunda endişelerin ciddiye alınması yönünde bir uyarı yayınladı.
NBC’nin bilim haberleri sitesi MACH’ta Martin Rees’in kitabındaki uyarı ile ilgili olarak yayınlanan bir makalede, “Bir hızlandırıcı içinde çarpışan parçacıklar, Dünya’yı 90 metre boyunca bir topun içine daraltan “garip madde” parçacıklarını serbest bırakabilir. Başka bir senaryoda deneyler kaçınılmaz bir şekilde gezegenimizi içeriden kemiren mikroskobik bir kara delikler yaratabilir. Rees’in anlattığı en aşırı senaryoda, bir deney aksaklığı, uzayı, buradan en uzaktaki yıldıza kadar her şeyi silecek yeni bir forma neden olabilmesidir” denildi.
Şimdi Event Horizon Teleskobu, bir kara deliğin görüntüsünü başarıyla elde edebildi. Bilim insanları bundan sonra daha radikal denemeleri hayal etmeye başladılar. Bilim insanları, insan bilgisinin sınırlarını zorlamaya devam ederken, manşetlerde “Dünyanın Sonu Olmayan Gün” başlıklarını okumaya devam etmeyi umuyoruz.