Ülkemizde Ağır Yaşamlar ismiyle yayınlanan My 600-lb Life programı, TLC kanalında Türkçe olarak ilk yayınlanmaya başladığı günden beri çok ses getirdi. Bir reality show olan Ağır Yaşamlar programında çok güçlü hikâyeler görebiliyoruz. Hepsinin yolu bir şekilde Dr. Younan Nowzaradan ile kesişiyor ve sağlık durumlarından neredeyse bütün dünya haberdar oluyor.
Alanında uzman bir isim olan Dr. Nowzaradan, artık hayatına devam edemeyecek kadar şişman olan insanlara kilo kaybetme ameliyatı yapıyor. İzlerken basit gibi görünen ameliyatların kendisi, öncesi ve sonrası hiç de kolay zamanlar değil. Travmalar, psikolojik sorunlarla tetiklenen yeme alışkanlıkları aslında çok daha insanın muzdarip olduğu bir sorun. Peki ya Ağır Yaşamlar, bu sorunları ne kadar gerçekçi aktarabiliyor?
Ağır Yaşamlar programıyla gözden kaçanlar:
Maalesef herkes ameliyat olamıyor:
Ülkemizde Ağır Yaşamlar ismiyle yayınlansa da bu programın orijinal adı My 600-lb Life. Buradaki "600 lb" ifadesi yaklaşık 270 kilo ediyor. Fakat bu bir hastanın ameliyat olması için son derece yüksek bir kilo seviyesi. Eğer bu kilodayken ameliyat yapılırsa, hastanın hayatını kaybetme olasılığı son derece yüksek. Bu nedenle Dr. Nowzaradan, hastalarından ilk önce belli bir miktar kilo vermelerini istiyor.
200 civarı bir kiloya gelmeden ameliyat asla yapılmıyor. Bunun nedeni hem ameliyat sırasında oluşacak riskleri en aza indirmek hem de kilo sorunu yaşayan kişinin iradesini kontrol edip edemeyeceğini görerek, ameliyat sonrası davranışlarını düzenlemenin ilk adımını atmak.
Programın temelleri Dr. Nowzaradan’ın oğlu tarafından atıldı:
Hayır, düşündüğünüz gibi Dr. Nowzaradan'ın oğlu şişman değildi. Kendisi bir yapımcı. Şehirde bulunan neredeyse 400 kilo ağırlığa ulaşmış bir kadının, 2007 yılında bir belgeselini çeken Jonathan Nowzaradan, büyük gündem yarattı. Renee Williams isimli bir kadının kilosu, ameliyat için hiç de uygun değildi fakat başka bir şansı yoktu.
Babası Dr. Nowzaradan tarafından başarılı bir ameliyat gerçekleştirildi ama bu kadın maalesef iki hafta sonra hayatını kaybetti. Bu belgesel, İngiltere’de pek çok televizyon kanalı tarafından yayınlanınca "My 600-lb Life" isimli programın yapılmasına karar verildi.
Kilo kaybetme ameliyatı, programda görüldüğü gibi sihirli bir zayıflama sağlamıyor:
Ağır Yaşamlar programı yayınlanmaya başladıktan sonra, pek çok kilo sorunu yaşayan insan bu ameliyatı olarak hemen zayıflayacağını düşündü. Fakat bu ameliyat bir sihir değildi. Sadece varmak istenilen yolda yardımcı oluyordu. Sıkı bir diyet ve egzersiz programı uygulamadan ya da yaşam alışkanlıkları değiştirmeyen kimse asla kilo veremez.
Programda bununla ilgili pek çok örnek hasta var. Bu kişiler ameliyattan sonra bazen yataktan kalkmayı bile reddederek yemek yemeyi sürdürdüler ve bırakın kilo vermeyi, kilo almayı bile başardılar.
Sağlık değil ün meraklısı olan insanlar sorunu:
Ağır Yaşamlar programına katılan insanların çoğunun amacının kilo vermek değil de meşhur olmak olmaya başlaması yurt dışında önemli gündem oluşturdu. Programda görüldükten sonra pek çok katılımcı Youtube kanallarına ya da televizyon kanallarına konuk olarak oldular, kendilerini tanıtmaya çalıştılar.
Bu programlarda konu sağlık ya da kilo verme mücadelesi değil, tamamıyla magazineldi. Hatta içlerinden bir tanesi dünyanın en şişman kadını olduğu iddia etmişti, fakat dünyanın en şişman kadını yaklaşık 450 kiloyken, bu iddiayı yapan kadın yalnızca 290 kilo civarındaydı.
Programda kilo sorunu yaşayan insanların sağlığı çok da doğru yansıtılmıyor:
Kilo fazlası olan insanlarda herkesin bildiği pek çok hastalık riski bulunuyor. Bunlar yüksek tansiyon, diyabet, felç riski, romatizmal rahatsızlıklar gibi bilinen hastalıklar. Fakat bu programa katılan insanlar 250 kilodan fazla bir ağırlığa sahip oldukları için daha önce görmediğiniz deri hastalıkları, lenf ödemleri, uyku apnesi ya da ağır depresyon gibi daha pek çok hastalığa da sahip durumdalar. Uyandıktan sonra uyuyana kadar bütün gün çektikleri fiziksel acılar da her daim onlarla beraber.
Kilo sorunu yaşayan hastaların çoğu, çocukluk ve gençlik travmalarına sahip:
Ağır Yaşamlar programına katılan hastaların neredeyse hepsi, çocukluk ya da ilk gençlik travmalarına sahip. Çocukluğunda tacize ya da şiddete maruz kalanların sayısı çok fazla. Aynı şekilde gençlik dönemlerinde sosyal aşağılanma, uyuşturucu ve alkol bağımlılığı yaşamış olanların sayısı da hiç de az değil. Bu insanların hepsi psikolojik travmalarını atlatmak için yemeği bir kurtuluş olarak görmüşler. Kilo verirken ameliyatın yanı sıra, psikolojik tedavi de görüyorlar.
Aile faktörü çok önemli
Bu programa katılan insanların hayatlarına bakıldığında, ailelerinin gözü önünde bu hale geldikleri görülüyor. Yani bir nevi ailelerinden onay alarak bu hale gelmişler. Bu şişman insanlar bütün gün yataktan kalkmıyorlar ve aileleri bu insanlara hizmet ediyor. Getirdikleri yemekler de asla sağlıklı olmuyor, aksine kilo almalarını ve sağlıklarını bozmalarını hızlandırıyor. Doğru bir ailede olsalar belki hiçbiri bu hale gelmeyecekler, ancak programda aileler hakkında çok fazla detay verilmiyor. Hatta drama, trajedi unsuru olarak kullanılıp izlenme sayılarının artmasını sağlıyorlar.
Ağır Yaşamlar'ın katılım şartları sağlık sorunu yaşayan insanları da küçük düşürüyor:
Ağır Yaşamlar programı insanların hayatlarını değiştiriyor gibi görünse de bazı durumlar, hiç de hoş sonuçlar doğurmuyor. Örneğin programa katılan her insan, en az bir kez banyodayken kaydedilmek zorunda. Hareket imkanı kısıtlı olan bu insanların hijyenleri son derece önemli ancak programda bu güçlüğün sergilenmesi, uzmanlara göre insanları küçük düşürüyor.
Ağır Yaşamlar uzun yıllardır yayınlanan bir reality show programı. Adı üzerinde reality show, yani gerçekleri yüksek izlenme sayıları için kurgulayan bir program türü. Her ne kadar insan bedeninin ne kadar değerli olduğunu vurgulasa da yukarıda yer alan detaylar, sadece bir TV programı olması izleyicilerin inancını kırabiliyor.