Bir anlığına durun ve vücudunuza odaklanın. Odak noktanız da kalp atışlarınız olsun. Kalp atışlarınızı hissedebiliyor musunuz? Kalbiniz her attığında farkına varabiliyor musunuz yoksa gözünüzden kaçan 'gümgümler' var mı?
Kalp atışlarınızı ne kadar iyi algıladığınız, başka diğer fizyolojik durumunuzu algıladığınız becerilerle birlikte iç duyum olarak adlandırılıyor. İç duyum, dışarıdan gelen uyaranları algıladığımız duyularımızla aynı işi ters yönlü olarak yapıyor.
İç duyular ve kalp atışı
İç duyularımız bize bedenimiz hakkında bilgiler veriyor. Ne zaman acıktığımızı, ne zaman tuvaletimizin geldiğini algılamak gibi fonksiyonlar için iç duyularımızı kullanıyoruz. Bu iç algı sistemlerimiz duygu durumumuzdan, düşüncelerimizden ve hislerimizden de etkileniyor.
Araştırmacılara göre özellikle de kalp atışlarımızı anlayabilme becerimiz doğrudan zihin sağlığıyla alakalı bir olgu olarak biliniyor.
Kalp atışlarımıza odaklanmak, bizi stresten ya da düşüncelerimizden uzaklaştırabilir. Aslına bakıldığı zaman herkes kalp atışlarını hissedebiliyor ancak değerlendirmede fark yaratan şey, kişilerin kalp atışlarını gerçekte ne kadar doğru hissettikleri ve bu işi ne kadar isabetli şekilde gerçekleştirdiklerine inandıkları temeline dayanıyor.
Sussex Üniversitesi’nden sinirbilimci Sarah Garfinkel, kalp ve duygusal durum arasındaki ilişkiyi inceleyen önde gelen bilim insanlarından birisi olarak biliniyor. Garfinkel, kalbimizin her attığında beynimize bir sinyal gönderdiğini söylüyor. Duygularımız bedenimizden gelen sinyallere göre şekilleniyor, duygularımıza göre vücudumuzun reaksiyonları değişiyor. Yani duygu durumu ve beden etkileşimi çift yönlü olarak gerçekleşiyor.
İç duyular ve duygular, beynin aynı bölgesinde işleniyor
Beyin tarama yöntemlerinden öğrendiklerimize göre duygusal reaksiyonlarla vücudumuzdan gelen geri bildirimler olan iç duyular, beynin aynı bölgesinde işleniyor. Anterior insular korteks adı verilen bu bölge, empatinin de işlendiği kısım olarak gösteriliyor.
Korku hissi kalp atışlarınızı hızlandırabiliyor. Çeşitli yüzler gösterilen kişilerin katıldığı bir çalışmada, korkutucu yüzlerin kişilerin kalp ritmini hızlandırdığı ortaya çıktı. Kendi hislerimizi anlamaya sıra geldiğindeyse hepimiz aynı seviyede değiliz.
Araştırmacıların kalp atışını tespit etmek için katılımcılara çeşitli görevler verdiği bir çalışmada, farklı duygu durumlardaki kişilerin kalp atışlarını farklı algıladıkları ve algılarının kesinliğine inanma oranlarının da değiştiği ortaya çıktı.
Kalp atışlarımızı her zaman düşündüğümüz kadar iyi algılayamıyoruz
Araştırma, değişik duygu durumları hakkında bilgiler de veriyor. Örneğin yüksek anksiyete sahibi kişiler, kalp atışlarını daha doğru şekilde gözlemleyebildiklerine inanıyor. Gerçekteyse bu işte hiç de başarılı değiller.
Kalp atışlarının gerçek haliyle kişinin hali arasındaki fark, kişilerin anksiyete seviyesi hakkında önemli bir ipucu veriyor. Otizmli kişilerde de iç duyuların isabetli olarak değerlendirilmesi çok nadir gerçekleşiyor.
Çeşitli üniversitelerden araştırmacılar, iç duyu biliminin ve bu alandaki çalışmaların yeterince popüler olmadığını söylüyor. Konuyla ilgili olarak farklı katılımcı gruplarının yer aldığı, içerikleri birbirinden farklı pek çok deney yapılıyor.
İç duyular egzersizlere de etki ediyor
İç duyular aynı zamanda bazı egzersizlerin neden hem bedenen hem de zihinsel olarak rahatlama sağladığını açıklayabilir. Bazı egzersizler zihnin boşaltılmasına yardımcı olurken meditasyon ve yoga gibi aktiviteler doğrudan doğruya nefesinize ve iç duyularınıza odaklanıyor.
Garfinkel’e göre iç duyularımıza ve kalp atışlarımıza daha çok özen göstermemiz gerekiyor. Bu yeteneğimizi daha sonra geliştirmemiz de mümkün.