Dünya, milyarlarca yıla yayılan tarihi boyunca uzaydan gelen pek çok taş parçasına maruz kaldı. Gök taşları bazen gezegene çarparken bazen de çok yakınından geçip atmosfere yıkıntılarını düşürdü.
Göktaşı düşmesi denildiği zaman pek çok kişinin aklına ilk olarak dinozorların soyunu tüketen dev göktaşı gibi yapılar geliyor. Gerçekte ise o büyüklükte bir kaya çok nadir olarak gezegenimize isabet ediyor, genelde küçük taşlar gezegenimize düşüyor.
Çok küçük, çok hızlı göktaşları
Harvard astronomları Amir Siraj ve Prof. Abraham Loeb’in yeni çalışmasına göre Dünya’nın atmosferinin her yıl oldukça hızlı olan fakat boyutları 1 mm ile 10 cm arasında değişen parçacıklara maruz kalıyor olabilir. Araştırmacılara göre bu meteorlar, yakın bir bölgede gerçekleşen bir süpernova olayından sonra ortaya çıkmış ve aşırı hızlı parçalar olabilir. Parçaların hızları ise ses hızının birkaç bin katından ışık hızına yakın seviyelere kadar ilerliyor.
"Observational Signatures of Sub-Relativistic Meteors/Rölativistik Hızın Altındaki Meteorların Gözlemsel İmzaları” adlı çalışma, arXiv üzerinde yer alıyor ve Astrophysical Journal dergisinde yayımlanacak. Bu çalışmanın amacı ise astronomide en çok merak edilen sorulardan biri olan “Süpernovalar parçacıkları rölativisitik hızlara ulaştırabilir mi?” sorusuna cevap vermesi bekleniyor.
Geçmişte süpernovalar Dünya’yı etkiledi
Araştırmacılar, elde edilen bulgulara göre geçmişte en az bir süpernova patlaması sonrasında Dünya’ya ağır elementlerin yağdığını belirtti. Süpernova patlamaları aynı zamanda önemli miktarda tozu da uzaya saçıyor ancak bu parçalar rölativistik hızlara ulaşamıyor.
Astronomlar ayrıca süpernova patlamalarından fırlatılan parçalar arasında on binde birlik bir kısmının çapının 1 mm’den küçük olduğunu açıkladı. Samanyolu Galaksisi içerisinde gezegenimize ayda en az 1 defa süpernovalardan parçacık geliyor.
Küçük parçaların ışık hızına yaklaşıp yaklaşmadığını ise pek gözlemleyemiyoruz zira elimizdeki teknoloji bu kadar küçük hedeflere yönelik olarak geliştirilmedi. Bu parçacıkların hızı normalde gözlemlenen parçacıklardan 100 kat daha fazla olabiliyor, bu da bizim teknolojimizin görmeye çalıştığı bir şey değil.
Gözlemlenemeyen parçacıkların peşinde
Siraj ve Loeb, bu çalışma için bir hidrodinamik ve radyatif model geliştirdi. Böylece rölativistik hızlara yakın meteor geçişlerinden dolayı ortaya çıkan sıcak plazma girdapları ortaya çıkarıldı. Böylece araştırmacılar nasıl sinyaller ortaya çıkacağını tahmin ederek astronomların nelere bakması gerektiğini belirlemiş oldu.
Araştırmacılara göre bu aktiviteler bir mikrofonla kaydedilebilecek seviyede yüksek bir ses çıkışını sağlamakla kalmıyor, görülür bir radyasyon parlamasını ortaya çıkarıyor. Her iki etki de milisaniyelik olarak ortaya çıkıyor.
İkilinin çalışmaları bu tür küçük ve yüksek hızlı parçaların gözlemlenebilmesi için bir temel oluşturmuş oldu. Yeni araştırmalarda mikrofonlar, radyasyon gözlemleri ve kızılötesi izleme cihazları kullanılarak bu parçaların hareketleri gerçek anlamda kayıt altına alınabilecek.