Avrupa Birliği Kopernik Atmosfer Gözlem Servisi (CAMS), geçtiğimiz yılın eylül ayında yaptığı açıklamada, Antarktika üzerinde kalan ozon tabakasındaki deliğin son 30 yılın en küçük seviyesinde olduğunu duyurmuştu. Bu çok önemli bir gelişme. Zira stratosferin üst kısmında bulunan bu tabaka, Güneş’in yaydığı morötesi ışınlardan olan UV-B ve UV-C gibi zararlı ışınları tutuyor. Bu işlevi ile gezegenimiz için hayati bir önem taşıyan ozon tabakası, canlı yaşamının sürmesinde anahtar görevi görüyor.
Yapılan yeni bir araştırma, ozon tabakasındaki incelmenin azalmasında, Montreal Protokolü’nün en önemli etken olabileceğini gösteriyor. 1987'de imzalanan anlaşma, atmosfere en çok zarar veren kimyasalların üretimi ve kullanımının yasaklanmasını içeriyordu.
Ozon tabakasındaki deliğin yıldan yıla değişimi
Jet akımları, atmosferin üst seviyelerinde meydana gelen dar rüzgar bantları olarak bilinir. Ozon tabakasının incelmesi, jet akımının her zamankinden daha fazla güneye sürülmesine neden oluyordu. Bu da yağış düzenlerinin ve okyanus akıntılarının değişmesine yol açıyordu ancak bu durum, Montreal Protokolü imzalandıktan 10 yıl kadar sonra değişti.
Araştırmacılar, bir dizi model ve bilgisayar simülasyonu kullanarak, hareketteki bu duraklamanın sadece rüzgarlardaki doğal değişimlerden kaynaklanmadığını gösterdi. Bilim insanlarına göre sadece ozondaki değişiklikler, jet akımının neden aniden durduğunu açıklayabilir. Başka bir deyişle, Montreal Protokolü'nün jet akımının güney göçünü duraklattığı, hatta hafifçe tersine döndüğü açıkça görülüyor. Bu, Dünya için gerçekten çok iyi bir haber.
Örneğin; jet akımındaki değişiklikler, yağmurları Avustralya'nın kıyı bölgelerinden uzaklaştırması sebebiyle kuraklık riskini artırmıştı. Eğilimin tersine dönmesi demek bu yağmurların da geri dönmesi demek. Buna rağmen araştırmacılar, kutlama yapmak için çok erken olduğunu söylüyorlar.
Ozon tabakasını incelten maddelerin üretilmemesi, ozonun bir miktar iyileşmesini sağlarken, karbondioksit seviyeleri yukarı çıkmaya ve tüm bu ilerlemeyi riske atmaya devam ediyor. Son yıllarda, Çin'deki sanayi bölgelerinde ozon tabakasına zarar veren kimyasallardaki artış da cabası.
Montreal Protokolü, insanlığın küresel olarak neden olduğu hasarın duraklatılmasına ve hatta telafi edilmesine yardımcı olan çok önemli bir adım olduğunu kanıtladı ancak buna rağmen, sera gazı emisyonlarındaki istikrarlı artış, bundan çok daha fazlasını yapmamız gerektiğini gösteriyor.