Çoğu elmas, yer kabuğunun hemen altındaki üst mantoda, 150 ila 200 kilometre arasındaki derinliklerde oluşur. Nadir durumlarda ise elmasların 360 ila 750 kilometre arasındaki derinliklerde oluştuğu tahmin ediliyordu, ancak araştırmacılar şu ana kadar hiçbir elmasın bu kadar derinde oluştuğuna dair somut bir kanıt bulamamıştı.
Şimdi, Gemological of America’dan (GIA) araştırmacılar, yıllar süren çalışmaların ardından bu kanıtları bulduklarını söylüyorlar. Güney Afrika'da bulunan 20 karat tip IIb mavi elmas ve Lesoto'dan 124 karatlık bir CLIPPIR elması üzerinde çalışan ekip, bir spektrometre kullanarak, bridgmanit adı verilen bir mineral kalıntısı buldular.
Dünya’nın mantosunun alt kısmında, yaklaşık 670 ila 2.700 kilometre derinlikte bulunan bridgmanitin, ferroperiklaz ile birlikte ana mineral fazlarını oluşturdukları düşünülüyor. Çalışmaya dair açıklamalarda bulunan GIA'dan Evan Smith, “Elmaslar yüzeye yakın bir konuma ulaştıklarında aslında gördüğümüz şey bridgmanite olmuyor. Basınç azaldıkça mineraller ayrılıyor. Bu mineralleri bir elmasın içinde sıkışmış halde bulmak, elmasın aslında Dünya'nın çok derinlerinde, bridgmanitin bulunduğu bir noktada kristalleştiği anlamına geliyor” dedi.
Araştırmacıların yaptığı çalışmalar, en azından iki elmas türünün Dünya’nın mantosunun 670 ila 2.700 kilometre arasındaki derinlikte oluştuğunu kanıtlıyor, ancak belki de çalışmanın en ilginç kısmı, dünyanın en ünlü mücevherlerinden bazılarının da bu derinlikte oluştuğunu göstermesi oldu.
Dünyanın en büyük müze ve araştırma kompleksi olan Smithsonian’da sergilenen Hope Diamond, tip IIb mavi bir elmastır. Ayrıca parçaları Londra Kulesi'ndeki Kraliyet Mücevherleri’ne yerleştirilen Cullinan elması da bir CLIPPIR elması. Bu da, her iki görkemli mücevherin muhtemelen "süper derin" elmaslar olduğu anlamına geliyor.
Hope elmasına karakteristik mavi rengini veren borun, okyanusların dibinden geldiğine inandıklarını belirten Smith, ayaklarımızın altında hareket eden plakaların çarpışması sonucu çeşitli minerallerin mantonun yüzlerce kilometre aşağısına gidebileceği gibi, yukarıda da çıkabileceğini söyledi. Çarpıcı araştırma bu hafta, en prestijli uluslararası jeoloji toplantılarından olan 2020 Goldschmidt Konferansı'nda sunuldu.