Uluslararası Uzay İstasyonu, ilk parçasının uzaya fırlatıldığı 1998 tarihinden beri, uzay çalışmalarına açılan kapı görevini görüyor. En basit tanımıyla içinde yaşanabilen bir uydu olan Uluslararası Uzay İstasyonu, bir araya getirilen modüllerin birleştirilmesiyle inşa edildi. Alçak Dünya yörüngesine yerleştirilmiş durumda olan uzay üssü, sürekli olarak hareket halinde. İstasyonun yeryüzünden ortalama yüksekliği ise 408 km.
NASA da bu hareketi gözler önüne seren ve Uluslararası Uzay İstasyonu’nun hareketini takip etmemizi sağlayan yeni bir fotoğraf yayınladı. NASA fotoğrafçısı Joel Kowsky, uzay istasyonunun yerden 400 km yüksekte, Güneş ile Dünya arasında geçiş yaparkenki anlarını fotoğraflamayı başardı.
Uluslararası Uzay İstasyonu yolculuğuna devam ederken zaman zaman uygun koşullar oluştuğunda çıplak gözle de gözlemlenebiliyor. Uzay çalışmalarının yanı sıra pek çok farklı deneyin de gerçekleştirildiği Uluslararası Uzay İstasyonu, farklı ülkelerden astronotların bir arada görev aldıkları bir laboratuvar gibi de düşünülebilir. Geçtiğimiz aylarda burada marul bile yetiştiren astronotlar, aynı zamanda buradaki yerçekimsiz ortamı farklı bilimsel çalışmalar için de avantaja çevirerek organ üretimi gibi çeşitli deneyler de gerçekleştiriyor.
Fotoğraf, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun Nasıl Hareket Ettiğini Gözler Önüne Seriyor
Fotoğrafçı Kowsky, ABD’nin Virginia eyaletinde gerçekleştirdiği çekimde, Uluslararası Uzay İstasyonu’nu altı farklı konumdayken fotoğraflamayı başardı. NASA’dan gelen açıklamaya göre fotoğrafta uzay istasyonu sağdan sola doğru hareket ediyor. Bu fotoğrafların çekilmesi ve gördüğümü geçişin süresi ise oldukça kısa; yalnızca 0,54 saniye.
Uluslararası Uzay İstasyonu, saniyede 8 km mesafe kat ediyor ve her 90 dakikada bir gezegenimiz etrafında bir tur atmış oluyor. Bu sayede, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda bulunan astronotlar ve mürettebat bir günde toplamda 16 gündoğumu ve günbatımı izlemiş oluyor. Astronotluğun psikolojik olarak oldukça zorlayıcı bir görev olduğunu düşünürsek bu türden, her insanın şahit olamayacağı olaylara şahit olmanın da bu zorlu sürecin ödülü olduğunu söyleyebiliriz.