Köpekler on binlerce yıldır insanların yanında yaşıyorlar. Bizi koruyor, işlerimizde yardımcı oluyor ve bize dostluk yapıyorlar. Bu nedenledir ki en sadık hayvanlar köpekler olarak bilinir. Doğru ama bir köpek sahibi ölünce ne yapar? Evet illa ki bir başka insan tarafından sahiplenir ancak neredeyse hiçbiri sahibini unutmaz. Hachiko’nun hikayesi ise bunlara benzer ama oldukça farklı.
Hachiko isimli bir köpek, sahibi öldükten sonra tam 9 yıl boyunca her gün onu son gördüğü metro istasyonunun kapısına geldi ve bekledi. Sahibi asla gelmemesine rağmen beklemeyi sürdürdü ve en sonunda orada öldü. Japonlar bu hikayeden o kadar etkilendiler ki hem onun bir heykelini diktiler hem de onu doldurup bir müzeye koydular. Gelin Hachiko’nun gözyaşlarınızı tutamayacağınız gerçek hikayesine yakından bakalım.
Her şey bir adamın Akita cinsi bir köpek sahiplenmek istemesiyle başladı:
19 Ocak 1872 tarihinde Japonya’nın Mie eyaletinde dünyaya gelen Hidesaburō Ueno’nun çocukluğu doğal hayatın içinde geçti. Doğayı ve hayvanları çok seven Ueno tarım konusunda eğitim aldı, akademik kariyerinde ilerledi ve bir profesör olarak Tokyo Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde göreve başladı.
Hayvanlarla bir kez etkileşeme giren bir daha onlardan uzak duramaz, Ueno da öyle oldu. Küçüklüğünden beri hayalini kurduğu Akita cinsi köpeği en sonunda Tokyo kırsalında bir çiftlikte buldu ve hemen sahiplendi. 10 Kasım 1913 yılında doğduğu tahmin edilen Hachiko ile sahibinin birleşmesi işte böyle, 1924 yılında gerçekleşti.
Hachiko ile Ueno arasında gerçek bir dostluk ilişkisi başladı:
Ueno bu küçük köpeğe Japonca sekizinci anlamına gelen Hachiko ismini koydu. Hachiko beyaz, safkan bir Akita cinsi köpekti ve inanılmaz güzel bir hayvandı. Hachiko profesörün köpeği değil, sanki bir dostu olmuştu. Okuldan kalan bütün boş zamanında onunla ilgileniyor ve sanki bir elmanın iki yarısıymış gibi yaşıyorlardı.
Elbette aralarındaki ilişki ilerledikçe yalnızca basit oyunlar oynamanın ötesine geçtiler. Hachiko sahibinden bir an olsun ayrılmak istemediği için her sabah onunla birlikte evden çıkmaya ve Shibuya Tren İstasyonu’na kadar ona eşlik etmeye başladı. Bu artık onlar için bir sabah rutini haline gelmişti. Beraber evden çıkıyorlardı, profesör metro kapısına gelince onun kafasını okşuyordu ve Hachiko da eve dönüyordu.
Profesör bir akşam büyük bir sürprizle karşılaştı:
Profesör Ueno her zamanki gibi bir akşam okuldan çıktı, metroya bindi, evinin olduğu durakta indi ama her zamankinden farklı olarak karşısında köpeği Hachiko’yu gördü. Nasıl oldu, nasıl anladı bilinmez ama muhtemelen Hachiko sahibinin her akşam eve geldiği saat ile bir şekilde onun kaçta o istasyonda olduğunu çözmüştü ve onu karşılamaya gelmişti.
Artık ikilinin rutini böyle olmuştu. Sabah evden beraber çıkıyorlardı, Hachiko onu işe gönderip eve dönüyordu ve akşam da gelip onu metro kapısından alarak beraber eve dönüyorlardı. Bir yıla yakın zaman boyunca bu rutin böylece sürüp gitti. Derken bir gün bir şey oldu ve o metro kapısından Ueno çıkmadı.
Ve bir gün o kapıdan Ueno çıkmadı:
Hidesaburō Ueno, 1925 yılının 21 Mayıs günü tarım profesörü olarak görev yaptığı Tokyo Üniversitesi’ndeki odasında bazı kaynaklara göre kalp krizi, bazı kaynaklara göre ise beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti. Herkes bu haberi acı ile karşılarken ‘birine’ bu haberi vermek kimsenin aklına gelmedi.
Hachiko o gün de her zaman olduğu gibi metro istasyonunun kapısına gitti ve heyecanla sahibini beklemeye başladı. Bekledi, bekledi, bekledi. Fakat Ueno o kapıdan bir türlü çıkmadı. Bir sorun olduğunu düşünen Hachiko eve gitti ama sahibi oraya da gitmemişti. Hachiko en iyisi sabah yine metroya gideyim diye düşündü ama Ueno orada da yoktu.
Hachiko tam 9 yıl boyunca Ueno’nun gelmesini bekledi:
Ueno öldükten sonra Hachiko bahçıvanlıkla uğraşan bir aile tarafından sahiplenildi. Yeni ailesine de en az Ueno kadar sadık ve sevecen davranıyordu. Fakat yeni sahipleri Hachiko’nun sık sık ve hatta belirli saatlerde ortadan kaybolduğunu fark ettiler. Bir gün takip etmeye karar verdikleri zaman ise onu Shibuya Tren İstasyonu’nun kapısında buldular.
Tabii kimse önce bu duruma anlam veremedi. Hachiko orada olduğu zamanlar metronun bekçisi ve etraftaki esnaf tarafından besleniyordu. Giderek bölge halkı tarafından tanınır hale gelmişti. İşte bu sırada onu Ueno’nun öğrencilerinden biri fark etti ve durumu anladı. Tabii olay hemen basına yansıdı ve Hachiko büyük ilgi gördü. Japon halkı ona artık Chuken-Hachiko yani sadık Hachiko demeye başladı.
Hachiko en sonunda dostuna kavuştu:
Hachiko’nun bu bekleyişi tam 9 yıl sürdü. Bazı kaynaklarda Hachiko’nun 9 yıl boyunca metro istasyonunun kapısından hiç ayrılmadığı söylenir ama tabii bu durum fiziksel olarak mümkün değil. Ancak kesin bir şekilde söyleyebiliriz ki Hachiko her sabah ve her akşam aynı saatte o metronun kapısına giderek saatlerce Ueno gelsin diye bekledi.
Hachiko çok bekledi ama Ueno bir türlü gelmedi. Madem o gelmedi ben ona gideyim diye düşünmüş olacak ki Hachiko 8 Mart 1935 tarihinde 11 yaşındayken metro istasyonunun hemen yan sokağında tek başına öldü. Hachiko’nun öyküsü dünyanın en büyük vefa ve sadakat öykülerinden biri olarak tarihe geçti.
Japonlar Hachiko’yu onurlandırmayı ihmal etmediler:
Bir tür ulusal kahramana dönüşen Hachiko ölünce bilim insanları onu doldurup Tokyo Ulusal Bilim Müzesi’nde bir sadakat sembolü olarak sergilemeye başladı. Hachiko’nun bir heykeli yapıldı ve ömrü boyunca beklediği Shibuya Metro İstasyonu’nun kapısına yerleştirildi.
Hachiko’nun bir heykeli daha yapıldı ve en sonunda kavuştuğu sevgili arkadaşı Euno’nun mezarının yanına konuldu. 2015 yılında hikayenin yıl dönümü anısına Ueno ve Hachiko’nun birlikte oynarken gösterildiği başka bir heykel daha yapıldı.
Hachiko hakkında iki tane de film yapıldı:
Hachiko’nun hikayesinin anlatıldığı ilk film olan Hachikô monogatari 1987 yılında yapıldı. Diğeri ise 2009 yapımı Hachi: A Dog's Tale isimli Amerikan filmidir. Her iki film de bu hikayeyi gerçekten izleyenlerin yüreğine dokunacak biçimde anlatır ama dediğimiz gibi Hachiko Japonlar için bir tür ulusal kahramana dönüştüğü için onunla pek çok farklı yapımda karşılaşmanız mümkün.
Ölen sahibini yıllarca bekleyerek büyük bir vefa örneği sergileyen köpek Hachiko’nun hikayesini anlattık. O bir ulusal kahramana dönüştüğü için hepimiz tanıyoruz ama aslında şu an belki de siz bu yazıyı okurken ayağınızın ucunda size bakan da sizin Hachiko’nuzdur.