Hayvanları, insanlar gibi düşünmeyin. Biz bir yerimiz ağrıdığında sızlanabiliriz, oflayıp poflayabiliriz hatta ağlayabiliriz. Ancak hayvanlar, ağrılarına ve sağlık problemlerine rağmen sessizce yaşamaya devam ederler. Sahiplenilen veya satın alınan neredeyse her “cins hayvan” da hayatı boyunca acı çeker.
Üstelik cins hayvanlara talep oluşturmak, sokaklarda ve barınaklarda zor koşullar altında sıcak bir yuva bekleyen hayvanların şansını düşürür. Cins hayvanların kısırlaştırılması ve doğurtulmaması gerekir ki hem muhtaç durumdaki hayvanların şansı artsın hem de yaşamları boyunca sağlık problemleri çeken yeni hayvanlar dünyaya gelmesin.
Mutlu cins hayvan görüntüleri yalandan ibaret!
Hayvan satın almak zaten başlı başına etik olmayan bir durum. Cins hayvanların satıldığı Instagram hesaplarında gördüğümüz o mutlu kediler ve köpekler ise tamamen yalan. Arka planda; sıkışık alanlarda, kötü yaşam koşullarında, kendi pisliklerinin içinde, diğer aile bireyleriyle sürekli çiftleştirilen canlar var. Bazıları ise yurt dışından çuvalların içinde, küçücük kutularda, nefes almakta dahi zorluk çekerek getiriliyor ve birçoğu henüz yolu bile tamamlayamadan can veriyor.
Fakat sahiplenince de içiniz rahat etmesin çünkü cins hayvanlara talep oluşturdukça doğurtulmaya devam edecekler. Ancak zor durumdaki bir cins hayvana yuva açıp onu kısırlaştırmak kabul edilebilir bir yöntem olabilir.
Cinsleri yüzünden sürekli acı çeken kediler:
- Scottish Fold, British Shorthair
- Siyam
- Sfenks
- Exotic Shorthair
- Birman
- İran (Pers)
- Bengal
- Munchkin
Cinsleri yüzünden sürekli acı çeken köpekler:
Kediler:
Scottish Fold'ların ve British'lerin sakin görüntülerinin altında eklem ağrıları yatıyor.
En belirgin özellikleri katlanmış kulakları olan Scottish Fold’lar, dışarıdan tatlı görünseler de bu özellikleri genetik bir mutasyon sonucu ortaya çıkar ve birçok sağlık sorununa yol açar.
Bu kedilerin kulaklarındaki katlanma, kıkırdak dokusundaki mutasyon sonucu oluşur ve kıkırdak yapısındaki sorunlara, artrite, kulak enfeksiyonlarına, ortopedik sorunlara, omurga ve iç kulak problemlerine neden olur. Sessiz, sakin olmalarının altında yatan sebep de bu fiziksel problemlerdir. Siz fark etmeseniz de sürekli olarak ağrı hissederler.
Aynı şekilde British Shorthair cinsi kedilerde de basık suratları yüzünden solunum problemleri ortaya çıkıyor.
Siyam kedileri, kalp hastalıklarına kadar gidebilen bir anormal genetiğe sahip.
Postlarının rengi ve mavi gözleriyle ünlü siyam kedileri; ortopedik sorunlara, yüz yapıları nedeniyle solunum zorluğuna, diş problemlerine, kalp hastalıklarına, kronik böbrek hastalıklarına yatkınlardır.
Güzel görünüşlerinin altında, göz zevki için genetik mutasyonlara maruz bırakılmış perişan bir kedi bulunur.
Zaten tüysüz kedi mi olur? Sfenksler, tüyleri olmadığı için ciddi dermatolojik problemler yaşıyor.
Tüysüz olmalarıyla öne çıkan Sfenks’ler, bu mutasyonu taşıyan kedilerin çiftleştirilmesiyle üretilir. Diğer kedilerin derilerinin korunması ve soğuk-sıcak dengeleri yapmaları için tüyleri varken bu kedilerin tüysüz olmalarının ortaya çıkaracağı problemlere şaşırmamak gerek.
Sfenks kedileri; deri enfeksiyonlarına, deri kuruluğuna, deri hassasiyetine, akneye yatkın olurlar ve vücut ısılarını doğru düzgün düzenleyemezler.
Dümdüz bir surattan ne bekliyorduk ki? Exotic Shorthair kedilerin de solunum problemlerinden tuttun böbrek sorunlarına kadar hastalıkları var.
British shorthair ve Pers kedilerinin çiftleştirilmesi sonucu oluşan Exotic Shorthair’lar; burun yapıları nedeniyle solunum problemleri çekerler; büyük ve yuvarlak gözleri yüzünden göz akıntıları, göz iltihabı ve gözyaşı kanallarıyla ilgili sorunlara daha yatkın olurlar. Yüz yapıları, iç kulak sorunlarına, kulak enfeksiyonlarına ve denge problemlerine eğilim yaratır.
Ayrıca diğer kedilere göre diş problemleri geliştirmeye daha yatkınlardır, genetik olarak kısa bacaklı oldukları için kilo sorunları ortaya çıkar; doğuştan kalp, böbrek veya solunum bozuklukları geliştirebilirler.
Organ hasarlarını göze alıp sırf sevimli diye Birman kedisi sahiplenmeye değer mi?
Birman cinsi kediler; kanın hızlı pıhtılaşması, kalp hastalıkları, göz sorunları ve polikistik böbrek hastalığı gibi hastalıkları geliştirmeye yatkınlardır. Tüm bu hastalıkları; kalp kasının kalınlaşması, katarakt, böbrek yetmezliği, organ hasarı ve felç gibi korkunç sonuçlara yol açabilir.
İran (Pers) kedileri de tahmin edebileceğiniz üzere pek çok göz, kulak, solunum problemi yaşıyor ve sadece bunlarla da bitmiyor.
Uzun tüyleriyle ve büyük gözleriyle bilinen İran kedileri; burun yapıları nedeniyle solunum problemleri yaşarlar, göz yapılarından kaynaklı göz iltihabı, akıntı, gözyaşı kanallarıyla ilgili sorunlarla karşı karşıya kalırlar.
Uzun tüylü kediler, genellikle diş sağlığıyla ilgili problemler yaşarlar. Diş taşı birikimine, diş eti iltihaplarına ve diğer birçok diş sorunlarına maruz kalırlar. Ayrıca yine tüylerinden kaynaklı olarak vücutlarında tüy yumakları birikebilir. Diğer ırklara kıyasla polikistik böbrek hastalığına yatkınlardır.
Leopara benzeyen görüntüleriyle bizi kendilerine hayran bırakan Bengal kedilerinin de ölümcül hastalıklara yol açabilen genetikleri var.
Bengal kedileri; kalp kasında kalınlaşma, diz eklemlerinin yerinden çıkması, pankreas iltihabı, bağırsak paraziti, epilepsi, körlük, diş problemleri gibi sorunlar geliştirmeye genetik olarak daha yatkınlardır. Üstelik çoğunlukla ölümle sonuçlanan FIP virüsünü taşıma ihtimalleri daha yüksektir.
Tatlı kedi videolarında görmeye alışık olduğumuz Munchkin'lerin bacakları onları sevimli gösterse de yapıları nedeniyle acıya yol açıyor.
İnsanlar tarafından yapay olarak üretilen Munchkin’lerin “sevimli olmaları için” kısa bacaklı ve uzun gövdeli gen mutasyonuyla üretilirler. Kısa bacakları yüzünden omurga yapıları etkilenir ve sürekli olarak bel, sırt, kalça omurga ağrısı çekerler.
Kemik ve eklem sağlıkları bozulur, artrit gibi sorunlar ortaya çıkar. Üstelik vücutları yüzünden farklı bir yürüme stiline sahip oldukları için zamanla eklem ve kas sorunları oluşur.
Köpekler:
Pug'ların yüzüne bakınca solunum sıkıntısı yaşadıklarını tahmin etmek zor değil.
Basık yüzleri, kıvrık kuyrukları ve büyük gözleriyle tanınan Pug’lar; burun yapıları nedeniyle nefes almada zorluk ve hava yolunun tıkanıklığı gibi onlara hayatı zindan edebilecek sorunlara yatkınlardır. İnsan eliyle üretilen diğer cinslerde olduğu gibi, kalp kasının kalınlaşması durumu da ortaya çıkabilir.
Kırışık derileri yüzünden bakteri, mantar geliştirmeye ve diğer dermatolojik sorunlara da eğilimli olurlar. Ayrıca diğer cinslere göre soğuk havadan daha çok etkilenirler.
Küçük oldukları için çok tercih edilen Chihuahua köpekler, anormal genetikleri yüzünden kalp yetmezliğine kadar gidebilecek problemlere sahipler.
Chihuahua cinsi köpekler; küçük boyutları ve hassas kemik yapıları sebebiyle ortopedik sorunlara, eklem problemlerine ve diz kaymasına daha yatkın olurlar. Kısa burunlar sebebiyle özellikle sıcakta ciddi solunum zorlukları çekerler.
Diğer küçük ırklarda olduğu gibi, yaş aldıkça kalp yetmezliği ihtimalleri artar. Küçük bedenleri yüzünden düşük kan şekerine sahiplerdir, sindirim sistemleri hassastır ve bunun sonucunda bağırsak problemleri geliştirmeye yatkınlardır. Diş sorunları geliştirmeye meyilli olmalarının yanı sıra yaşlandıkça katarakt geliştirme riskleri de artar.
Sihirli Annem'in Taci'si olarak yakından tanıdığımız Bulldog'lar, eklem anormalliklerinden tutun dermatolojik problemlere kadar birçok bozukluğu barındırıyor.
Düz suratlarıyla bilinen Bulldog’lar da solunum sorunlarına yatkınlar. Kıvrımlı derileri ve kırışıklıkları ise ciddi dermatolojik sorunlara yol açabilir. Genetikleri yüzünden diz eklemlerinin yerinden çıkması ihtimali diğer cinslere göre daha yüksektir. Kalp kapakçıklarıyla ilgili sorunlar veya kalp fonksiyonlarının bozulması gibi problemler yaşayabilirler.
Genetikleri sebebiyle kalça ya da dirsek eklemlerinde anormal gelişim ve uyumsuzluk meydana gelebilir. Ayrıca, büyük ve düşük kulakları enfeksiyona yatkınlığı artırır.
Yine küçük oldukları için tercih edilen köpek cinslerinden Yorkshire Terrier'ların karaciğerleri normal işlevini sürdüremiyor.
Yorkshire Terrier cinsi köpeklerin genetikleri onları, karaciğerin normal işlevini sürdürememesi olarak açıklayabileceğimiz “portosistemik şant” problemine iter. Küçük boyutları yüzünden, diz çıkığına yatkınlardır ve yine diğer cinslerde olduğu gibi solunum problemi yaşarlar.
Körlüğe kadar gidebilen göz problemleri ve diş hastalıklarının yanı sıra özellikle yavruyken düşük kan şekeriyle mücadele etmeye çalışırlar.
Cavalier King Charles Spaniel demek; baş ağrıları, kalp kapakçığı sorunları, tiroit problemleri demek...
Cins hayvanlarda ortaya çıkan göz ve kulak problemlerini artık ezberledik. O problemleri detaylandırmadan diğer sağlık sorunlarına bakacak olursak, Cavalier King Charles Spaniel köpeklerin kafatasının içindeki kemik ile omurilik arasındaki alanın daralması sonucu siringomiyeli denilen hastalık ortaya çıkar. Bu hastalığın sonucunda ise baş ağrısı, boyun ağrısı ve yürüme zorluğu gibi semptomlar görülür. Sinir hasarına kadar gidebilir.
Yaşları ilerledikçe kalpteki mitral kapaklarında sorun çıkması olasılığı da artar. Ayrıca bu cinsin tiroit bezleri de yeterince aktif çalışmaz ve düşük kan şekerine bağlı sorunlar geliştirmeye yatkınlardır.
Sosis köpek de dediğimiz Dachshund'lar, epilepsi dahil çokça hastalığa yatkın.
Kısa bacakları ve uzun vücutlarıyla ön plana çıkan Dachshund’lar, genetikleri nedeniyle birçok ortopedik soruna yatkınlardır. Kalça eklemi gelişimindeki anormallikler yüzünden ağrı ve hareket kısıtlanması ortaya çıkar.
Diğer cinslere göre epilepsi, Cushing sendromu ve tiroit gibi sorunlara daha meyillilerdir. Göz, kulak ve diş sorunlarına girmiyoruz bile.
Bichon Frise cinsi köpekler de siz fark etmeseniz de hayatı boyunca acı çeken ve olası hastalıklara meyilli ırklardan.
Bichon Frise cinsi köpeklerde bağırsak iltihaplanmaları, alerji, düşük kan şekeri, katarakt, diz çıkığı ve çeşitli kalp sorunları görebilir. Yine küçük ırk oldukları için diş problemlerine daha yatkınlardır.
Cins alma, sokaktan sahiplen!
"Ben apartman dairesinde yaşıyorum büyük köpek bakamam.", "Tekirler çok hareketli.", "Sokak hayvanı hastalık taşır." gibi düşünceleriniz varsa hepsinin aşılabileceğini söylemek isteriz.
Eğer bir barınak ziyareti yaparsanız, küçük ırklar dahil olmak üzere apartmanda rahatlıkla bakılabilecek birçok köpekle karşılaşacaksınız. Tekir kediler konusuna gelecek olursak tüm tekirlerin hareketli olduğu kanısı doğru değil. Bir hayvanı sahiplenmeye karar vermeden önce onu gözlemleyebilirsiniz. Hastalık taşıyıp taşımadığından endişe ediyorsanız da en yakın veterinere götürüp test yaptırarak içinizi rahatlatabilirsiniz. Ayrıca kuduz gibi istisnai durumlar dışında hayvanlarda bulunabilecek hastalıkların neredeyse hiçbiri insanlara geçmez. :)