Dijital çağ olarak isimlendirilen günümüzde çevrimiçi olarak kime güveneceğimizi ve orijinal içerikleri sahte olanlarından nasıl ayırt edebileceğimizi bilmek çok zor. Yaşamımızı kolaylaştıran artan sayıda teknolojiyi kullanmak için, bu cihazlara bir dereceye kadar güvenmek zorundayız. Ancak buna rağmen bu teknolojilere ve cihazlara hangi noktaya kadar güvenebiliriz?
Teksas Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacılar, yanlış sonuçlar veren hesap makinelerine üniversite öğrencilerinin nasıl tepki vereceğini test ettiler. Araştırma için bir grup öğrenciye yanlış cevaplar verecek şekilde programlanmış bir hesap makinesi, ikinci gruba ise düzgün çalışan bir hesap makinesi sunuldu.
Araştırmacılar, araştırma sırasında katılımcılar isterlerse hesap makineleri kullanmayabileceklerini söylediler. Ancak sayısal becerileri yüksek katılımcılar da dahil olmak üzere bütün katılımcılar hesap makinelerini kullanmayı tercih ettiler.
Yanlış sonuçlar veren hesap makinesi kullanan katılımcılar, hesap makinesi çok yanlış sonuçlar verene kadar hesap makinesi ile işlem yapmaya devam ettiler. Cevaplar, dikkat çekici düzeyde yanlış olduğu noktadan itibaren katılımcılar, sonuçlardan şüphe etmeye başladılar.
Teksas Teknoloji Üniversitesi’nden araştırmacıların araştırmasına katılan katılımcılar, yanlış hesaplar dolayısıyla herhangi bir zarara maruz kalmadılar. Ancak kredi kartı ödemesi ya da başka ödemelerde yaşanacak bu tür hesaplama hatalarının belli bedelleri olabilir. Daha da önemlisi herhangi bir insanın, bir hesap makinesini şüpheli olarak değerlendirmemesi gayet anlaşılabilirdir.
İnsanlar kullandıkları her cihaza ya da araca güvenip güvenmediklerine karar vermek için zaman harcayamayabilirler. Bu şekilde olacak sürekli bir şüphe, çok fazla zaman ve enerjinin harcanmasına neden olurdu. Teksas Teknoloji Üniversitesi’nden gerçekleştirilen çalışmada üniversite öğrencileri bir araştırma için böyle bir sonuçla karşılaştılar. Peki, gerçek hayatta böyle bir sorun ile karşılaşılsa sonuçları ne olur?
İnternet ve dijital teknolojiler, hayatımıza birçok yönden daha iyi hale getirdiler. Herhangi bir bilgiyi saniyeler içerisinde erişebilir, arkadaşlarımız ve ailemiz ile düzenli olarak iletişim kurabilir ve bankacılık, alışveriş gibi sıradan işleri kolaylıkla yapabiliriz.
Bu kolaylıklarla beraber, yeni teknolojiler yeni zorlukları da beraberlerinde getiriyorlar. Bu zorluklar yeni teknolojilere dair düşünceleri de şüpheli hale getiriyor.
Yeni teknolojiler ile beraber, kişisel bilgilerimiz de her an tehlike altına bulunuyor. Apple, geçtiğimiz aylarda Siri kullanıcılarının ses kayıtlarının dinlenmesine izin verdiği için kullanıcılarından özür diledi. Benzer şekilde bilgisayara takıldığında hackerın komut çalıştırmasına izin veren USB kablolarla ilgili raporlar geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı.
Hükümetler ve güvenlik kuruluşları, bireylerin kimlik avında mağdur duruma düşmelerini engellemek için çalışıyor. Siber suçlular, başta banka hesap bilgileri olmak üzere gizli kimlik bilgileri açığa çıkarmak için kötü niyetli yazılımları ya da indirilebilen dosyaları kullanıyorlar. Bu yazılımlar sayesinde önemli kişisel bilgiler ele geçirilebiliyor.
İnsanlar, kimlik avına karşı etkili bir eğitimi almıyor. Teksas Teknoloji Üniversitesi’nin çalışmasının da ortaya çıkardığı gibi insanlar, kontrol etmeden önce cihazlara ve teknolojilere aşırı güvenme eğiliminde oluyorlar. Aşırı güven kimlik avının kolaylaşmasını sağlıyor.
Dijital çağda güven ve şüphecilik arasında doğru bir dengeyi sağlamak oldukça zor. İnsanlar, gerçek dünyada yaşamaya devam ediyorlar. Bunun için insanlardan bilgileri sürekli kontrol edecek bir zihinsel çaba beklemek mantıklı değil.
Bununla birlikte Teksas Teknoloji Üniversitesi’nin yanlış sonuçlar veren hesap makinesi ile yaptığı araştırma, olumlu sonuçlar da ortaya çıkardı. Zira araştırma sonucunda, kimlik avına karşı insanları eğitmek gerektiği ortaya çıkmış oldu. Bu eğitim, çevrimiçi kullanıcılar olarak insanların ne yapmaları, nasıl yapmamaları ve neden güvenliğin önemli olduğu konularını içermek zorunda.
Tüm öğrenme faaliyetlerinde olduğu gibi bu eğitimin de tekrarlarının olması gerekir. Aynı zamanda bireyin öğrenmeye motive edilmesi de gerekiyor. Organizasyonlar ve hükümetler, insanları siber suçlara karşı ancak bu şekilde savunmalı hale getirebilirler.
