İnsanlarla etkileşim sağlayan sosyal robotlar bir hayli revaçta... Çocuklara eğitsel aktiviteler ve oyunlar sunan SIMA, yaşlı insanların hayattan kopmamalarına yardımcı olan ElliQ, CES 2018 kapsamında tanıtılan dost canlısı robotlar vesaire. Bu etkileşimli ve işlevsel robotların çoğunda görülen ortak özellik ise, duygularını açığa vurabilmeleri. Fakat bunu genellikle beden hareketleri, yüz ifadeleri ve ışıklar gibi görsel yollarla yapabiliyorlar.
Cornell University Human-Robot Collaboration and Companionship Lab (HRC2) mühendislerinin projesi olan Goosebumps ise, sosyal robot dünyasındaki söze dayalı olmayan iletişim biçimleri arasına, dokunsal bir yöntem kazandırmayı hedefliyor.
Robotların sıklıkla ilham aldığı hayvanlar dünyasında en yaygın iletişim yöntemlerinden biri de dokunsal iletişim. Prototip aşamasındaki Goosebumps, veya öteki adıyla Robot Texture Project, yumuşak bir dış yüzeye (cilde) sahip. Söz konusu yüzey, kendisi ile etkileşime giren insana aktarmak istediği hisse bağlı olarak farklı dokulara bürünebiliyor. Yani gerektiğinde tüyleri diken diken oluyor, gerektiğinde pürüzsüz kalıyor, gerektiğinde ise girintili çıkıntılı olabiliyor. Böylelikle, iç dünyasını yansıtmak için yüz ifadelerinin yanına dokunsal bir boyut da ekliyor.
Cornell University mühendisleri, robotu yaratırken, insanların hayvanlarla olan etkileşimini incelemiş. Buradan görsel ve dokunsal ipuçları toplayarak, ruh halini ortaya koyan bilgileri toplamışlar. (Bir köpeğin sırtındaki tüylerin dikelmesinin kendisini tehdit altında hissettiğini ya da heyecanlandığını ifade etmesi gibi.) Nitekim Goosebumps prototipinde de, tüyler ürpermesi ve dikenler yoluyla ifade seçilmiş.
Hava boşlukları vasıtasıyla oluşturulan dokunsal değişimler
Robotun esnek cildindeki değişimleri oluşturma adına, malzemenin yüzeyinin altına hava boşlukları yaratılmış. Buraya hava verildiğinde, malzeme doku değiştirebilir olmuş. Birkaç katmanlı hava boşlukları sayesinde de farklı örüntülerde dokular yaratılmış. Hava basıncının seviye ya da frekansındaki değişimler de farklı efektlerin meydana çıkmasını sağlamış.
Kısacası: Robot mutlu olduğunda daha abartılı bir tüyler ürpermesi görülürken, sinirlendiğinde ise dikenlerini çıkarıyor. Daha ağır bir tempo, robotun üzgün olduğunu belirtiyor. Bu dokunsal belirtiler aynı zamanda robotun yüzündeki animasyon ifadelerle de destekleniyor.
Ekibin Nisan ayında İtalya’da gerçekleştirilen Uluslararası Yumuşak Robotik Konferansında yayımladığı bir bildiriye göre, doku değiştirebilen bir cildin robotlara eklenmesi, robotların ifade yelpazesini ciddi ölçüde güçlendirebilecek ve etkileşimlerini artırabilecek bir gelişme.