İnsanlık tarihinin bugüne kadar gördüğü en büyük ve en kanlı savaşlarından olan İkinci Dünya Savaşı’nda toplamda 60 ile 65 milyon arasında insanın hayatını kaybettiği hesap ediliyor. Bu savaşın bu kadar büyük olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi de savaşta çok büyük devletlerin yer almasının yanı sıra gelişen ve değişen savaş stratejileriydi.
İnsanlık tarihinin en kanlı savaşı olan İkinci Dünya Savaşı’nda Müttefik Devletleri’nin en büyük korkusu ise Adolf Hitler ve onun Nazi kuvvetleriydi. Nazi kuvvetlerinden bu kadar çok korkulmasının sebeplerinden bir tanesi ise “Wunderwaffen” (harika silahlar) olarak adlandırılan silahlardı. Bazı söylentilere göre, bu silahlar arasında deprem yaratıcı ve ölüm ışını silahları bulunuyordu. Bunların haricinde bakteri silahları, roketler ve yeni ölümcül gazlar da bulunuyordu ancak en çok korkulan şey ise Almanların, atom bombası üretme ihtimaliydi.
İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı sırasında Almanya, atom araştırmaları konusunda diğer ülkelerden çok daha öndeydi. 1938 yılında Alman bilim insanları nükleer fizyonu keşfetmiş ve hemen ardından özel bir ekip kurulmuş, başına da kuantum fizikçisi Werner Karl Heisenberg geçirilmişti. Bu ekibin amacıysa atomik bir silah geliştirmekti.
ABD, gerçeği öğrenmek için 1943 yılında gizli bir özel kuvvet birimi oluşturdu. Ekibin görevi, Nazilerin nükleer sırlarını ortaya çıkarmak ve en iyi bilim insanlarını yakalamaktı. Kod adı Alsos Görevi olan bu misyonu gerçekleştirecek olan ekip az sayıdaki bilim insanı ve karşı istihbarat birliğinden oluşuyordu, ekibin liderliğini ise Albay Boris T. Pash yapıyordu. ABD’nin kendi nükleer silah çalışmalarının da güvenliğinden sorumlu olan Pash, ABD’nin nükleer sırlarını çalmaya çalışan komünist bir casusluk girişimini de açığa çıkarmıştı.
Büyük Operasyon: Nazi nükleer laboratuvarını ortaya çıkarmak
22 Nisan 1945 tarihinde Büyük Operasyon (Operation Big) kod adıyla başlatılan görevde Pash’ın küçük ekibi düşman bölgesine girdiğinde kendilerini iki tane zırhlı araç ve makineleri tüfeklerin bulunduğu dört Jeep koruyordu. Bu tarihlerde Nazi rejimi yıkılıyor olsa da gizli görev için toplanan ekip, “Wherwulf” (Kurt Adam) adı verilen, Nazi gençlerden oluşan direnişçi bir askeri grubun tehditleriyle yüzlemişti.
(Bulunan nükleer reaktörün bir replikası. Haigerloch müzesinde sergileniyor)
Heidelberg etrafından kırsal bölgeleri dolaşarak ilerleyen Lightning A, güneydeki bir kasaba olan Haigerloch’a doğru hareket ediyordu. Albay Pash, bu kasabadan çok da uzak olmayan bir mağaranın içerisinde, test reaktörü bulunan tamamlanmış bir Nazi nükleer laboratuvarı bulmuştu. Yapılan bu keşfin ardından Amerikalılar, ertesi gün söküm işlemlerine başlamış ve siteyi tamamen yok etmişti.
Yaşanan bu gelişmelerden sonra Pash, saklanan Alman bilim insanların ele geçirmek için ekibini böldü. İkiye bölünen Lightning A biriminden bir tanesi Tailfingen’e ilerlemiş ancak burada Kurt Adam grubunun saldırılarından zar zor kaçmayı başarmıştı. Diğer grup ise Bisingen’e gitmiş, burada yerlilerin müdahaleleriyle karşılaşmış olsalar da kasabayı bastırmayı başarmışlardı.
Nükleer sırlar için fosseptik çukurlarını taramak
24 Nisan’da Pash’ın ekibi bir keşif daha gerçekleştirmiş, Alman nükleer araştırma projeleri için dönüştürülmüş bir dokuma fabrikası ve onu saran etrafındaki binaları bulmuştu. Burada 25 bilim insanını yakalayan ekip, soruşturma sırasında Alman araştırma dosyalarının yok edilmediğini ancak mühürlenmiş, su geçirmez bir varille birlikte fosseptik çukuruna batırıldığını öğrenmişlerdi.
Pash, dokümanların kurtarılması için yapılması gereken mide bulandırıcı göreve emrindekileri göndermişti. Kendisi ayrıca alanın yakınlarına gömülmüş, uranyum yığını ve normal sudan daha fazla hidrojen barındıran ağır hidrojenli su bulmuştu. Bunların ardından Heisenberg’in ofisi de bulunmuş ancak kendisi ve orada çalışan bilim insanları orayı çoktan terk etmişti.
Heisenberg'ü takibe devam
(Warner Heisenberg, 1901-1976)
Büyük Operasyon sona ermişti ancak Pash’ın Heisenberg ısrarı bitmemişti. Führer’in harika silahlarını kullanacağına dair dedikodular bulunuyordu. İpuçlarını takip eden Pash, Bavyera Alp’lerine doğru yola çıktı. Boğaz üzerindeki kritik bir köprüde Kurt Adam birliği tarafından sabotaja uğrayan Lightning A birliği araçlarını terk etmek zorunda kalmış, Pash ve beraberindeki 19 adamı dağ geçidine doğru hareket etmişti.
Alplerde yer alan Walchen gölünün yakınlarında bulunan Urfeld kasabasına ulaşan Pash ve ekibi burada kendilerine teslim olan SS askerleriyle karşılaşmıştı. Buradaki Almanları kontrol altına almak isteyen Pash bir nevi blöf yapmış, ekibinin burada görülenden çok daha büyük olduğunu söylemişti ve işe de yaramıştı. Ancak kendisi burada teslim olan askerlerle değil Heisenberg ile ilgileniyordu. Burada soruşturma yapan Pash, Heisenberg’i ve ailesini dağdaki bir kulübede 2 Mayıs 1945’te bulmuştu.
Alman bilim insanı, İngiltere’de Farm Hall adında güvenli bir yere götürülmüştü. Bilim insanı, kendisinin Nazi karşıtı olduğunu ve pasif-agresif bir yolla araştırmayı baltaladığını böylelikle Hitler’in bombayı ele geçiremediğini söyledi. Farm Hall’u gizlice dinleyen İngiliz istihbaratı, Amerikalıların atom bombasını Hiroşima’da patlattığını öğrenen bilim insanlarının şaşırdığını fark etti.
Yani tarihte kara bir leke olarak duran ABD tarafından Japonya üzerinde kullanılan atom bombası, Almanlar tarafından kullanılmaya yaklaşmamıştı bile.