Hollanda, yüz ölçümü açısından ülkemizin en büyük şehri olan Konya’dan biraz daha küçük yüz ölçümüne sahip. Fakat bu küçük ülke, bırakın Konya’yı ve Türkiye’yi, dünyadaki pek çok ülkeden çok daha büyük bir ekonomiye sahip.
Bu dev ekonominin paydaşıysa tarım. Peki Hollanda, normalde tarıma pek de elverişli olmayan iklim şartlarına rağmen nasıl tüm dünyaya sebze, bitki ve meyve ihracatı yapıyor? Her şey, tarım teknolojilerinde yatıyor.
Önce Hollanda’daki verimliliği iki örnekle gözler önüne serelim:
Domates yetiştiriciliğinde su tüketimi yarım kilo başına 104 litre iken, Hollanda’da bu 4 litreden az su tüketimiyle yapılıyor.
Toplam 9.700 hektara yakın alanı kaplayan seralar, geleneksel toprak tarımında 10 dönüm arazide elde edilebilecek hasadı 1 dönümde sunuyor. Üstelik daha az su ve gübre tüketimiyle.
Türkiye, 2021 yılında toplam 29 milyar 737 milyon dolarlık tarım ihracatı gerçekleştirirken Hollanda'da bu sayı 2021 yılında 100 milyar doları aştı.
Peki bunlar ve çok dahası nasıl mümkün oluyor? Hollanda’da hangi özel teknolojiler kullanılıyor?
Hollanda’daki tarım teknolojileri, ürünlerin tohumlarından hasat edilmesine ve dünyaya gönderilmesine kadar pek çok alanda dünya standartlarının çok önüne geçmiş durumda. Evet, ülkede sadece tohumlar için bile özel teknolojiler kullanılıyor.
Ülkenin kuzeybatısında bulunan ‘Seed Valley (Tohum Vadisi)’, sadece sebze ve çiçeklerin farklı varyasyonlarını geliştirmeye odaklanıyor. Üstelik bu Vadi’de bulunan şirketlerden sadece birisi olan Enza Zaden, sadece Ar-Ge aşamasında yılda 100 milyon dolar harcıyor. Sonuç olarak da her yıl 150’ye yakın sebze varyasyonu ortaya koyuyor.
Yani Hollanda’da şirketler, yapılan yatırımların uzun vadede çok daha büyük gelirler sağlayacağının farkında.
Yetiştiricilikte de doğaya meydan okunuyor:
Hollanda, yılın neredeyse yarısını yağışlı geçiren bir ülke. Tabii bu, tarım için bazı olumsuzluklara neden olabiliyor. Fakat Hollandalı yetiştiriciler, doğaya karşı koyarak devasa sera alanları kuruyor.
Üstelik sera alanlarında bulunan gelişmiş teknolojiler ile bazı sebze ve çiçekler, mevsim şartlarına aldırış etmeksizin tüm yıl boyunca yetiştirilebiliyor. Seracılıkla uğraşan şirketler de tıpkı tohum şirketleri gibi Ar-Ge süreçlerine milyonlarca dolar harcıyor, verimliliği her geçen gün çok daha üst düzeye taşıyor.
Elbette her şey seralardan ibaret değil: İşte geleneksel tarımın bilim kurgusu
Hollanda, geleneksel toprak tarımını da sürdürmeye devam ediyor elbette. Fakat bu geleneksellik, artık tarımın sadece toprakta yapılmasıyla sınırlı kalmış durumda.
Hollanda’da pek çok çiftçi ve tarım şirketi, ‘hassas tarım teknolojilerini’ benimsiyor. Toprağın kimyasal bileşenini analiz eden dronelar kullanılıyor ve böylece suya en çok ihtiyaç duyan bölgeler tespit ediliyor, mikro besinlere kadar toprağı inceleyebiliyor, daha önceden hazırlanan bir programa göre hareket eden traktörler tüm işleri yerine getirebiliyor.
Yine benzer şekilde dronelar ile ilaçlama yapılıyor, böylece normalde traktörlerle yapılan ilaçlamada toprağa verilen zararın önüne geçiliyor, yapay zekâ destekli robotlarla yetiştirilen bitkilerin bakımları düzenli ve en iyi kalitede yapabiliyor, hatta makine öğrenimi sistemleriyle bir biberin kökünün neresinden kesilmesiyle hangi yöne büyüyeceği bile tespit ediliyor, ona göre kesim yapılabiliyor.
Bu teknolojiler ve dahasının geliştirildiği yer, Silikon Vadisi’nin tarım odaklı alternatifi: Foodvalley
Hollanda, tarım teknolojilerini geliştirmeye ve daha verimli yetiştiricilik için yeni yollar bulmaya devam etmek için bu alana odaklanan teknoloji merkezine de ev sahipliği yapıyor. Foodvalley adlı bu merkez, en büyük 20 tarımsal gıda işletmesinden 15’i dahil pek çok uluslararası gıda şirketi ve araştırma enstitülerinin merkezlerine ev sahipliği yapıyor.
Merkezde aktif rol oynayan şirketler arasında Nestlé, Coca-Cola, Unilever, Cargill ve Kraft Heinz da bulunuyor.
Tabii tarlalarda veya seralarda kullanılan teknolojiler şirketten şirkete değişiyor. Hollanda’daki pek çok tarım şirketi, özellikle bir ürüne odaklanarak bu üründe maksimum verimliliği elde etmeye çalışıyor.
- Kaynaklar: National Geographic, Marketplace, The Washington Post, Anadolu Ajansı, CBS