HTC, gün geçtikçe adını daha az duymaya başladığımız bir cep telefonu markası. HTC’nin şimdiki durumuna baktığımız zaman markanın bir zamanlar akıllı telefon piyasasında Apple ve Samsung’un ardından üçüncü güçlü isim olduğuna inanmak biraz zor geliyor.
Zamanında Amerika’nın akıllı telefon piyasasının %24’ünü elinde tutan ve müşteriye son derece başarılı fiyat performans ürünleri sunan HTC, başarılarını ardında bırakarak piyasadan hızla silinmeye başladı. Peki HTC’yi unutulma raddesine getiren sebepler neydi?
HTC: Başarının ardından hızlı bir düşüş.
HTC, özellikle 2011 yılında son derece başarılı ve popüler bir telefon markasıydı. Yazımızın başlarında da belirttiğimiz gibi şirket, piyasaya sürmüş olduğu telefonlarla akıllı telefon rekabetinden hızla sıyrılarak zirvede Apple ve Samsung’un ardından üçüncü sıraya oturmuştu.
Şirketin art arda göstermiş olduğu başarılarının ardından HTC’nin CEO’su şaşırtıcı bir hamle yaparak 2012 yılından itibaren şirketin itibarını korumak adına sadece yüksek kalitede pahalı telefonlar üreteceğini, bütçe dostu telefonlarla artık işlerinin bittiğini söyledi.
Alınan bu yeni karar son derece farklı gözükse de akıllı telefon piyasasını Çinliler çoktan ele geçirmeye başlamıştı bile ve art arda çıkan yeni markaların yanında HTC bu hamleyle birlikte geri dönüşü olmayan bir yola imza atmıştı. Yıllar geçtikçe HTC'nin pazarda kendine yeniden bir yer edinip edinemeyeceği merak konusu oldu.
Denize düşüp yılana sarıldılar.
HTC, aldığı bu kararın üzerine başka bir yanlış karar daha aldı ve o zamanlar zaten batmak üzere olan Windows Phone ile iş birliğine gitti. Windows Phone’un neden başarısız olduğunu daha önceki yazımızda zaten anlatmıştık. Ancak başarısız olma yolunda ilerleyen bir şirketin başka başarısız bir şirketle birleşmesi HTC için ölümcül bir darbe oldu diyebiliriz.
Şirket, 2013 yılında amiral gemisi modeli HTC One’ı piyasaya sürdü ve telefon şirketin en çok satan telefonlarından birisi haline geldi. O zamanlar HTC One, Samsung Galaxy S4 ile eşdeğer görülüyordu ve her iki telefonun da sunduğu performans ve özellikler neredeyse birebirdi.
HTC her ne kadar kendi içerisinde bir satış rekoru kırmış olsa da, satış rakamları Galaxy S4’ün yanından bile geçemedi ve rakip telefondan tam 7 kat daha az bir satış oranına sahip oldu. Böylelikle şirketin sadece yüksek kaliteli telefon satarak geçinme hayali yerle bir oldu.
Art arda gelen başarısızlıklar.
HTC’nin çıkarmış olduğu bir sonraki model One (M8), bir önceki model gibi beklentilerin çok altında kaldı ve HTC bu modelleri her ne kadar amiral gemisi modeli olarak piyasaya sürse de telefonların kameraları son derece kötü bir performans sergiliyordu.
İşlerin gittikçe kötüye gittiğini gören HTC, fikir değişikliğine giderek "güçlü topluluğa kaliteli telefonlar" sunma sloganı adı altında yeni modeller üretmeye başladı. Ne yazık ki HTC’nin hayranları sanıldığı kadar sadık değildi ve kullanıcılar HTC’nin One (M9) modelini ağır eleştiri yağmuruna tutmaya başladı. Tüm bu süreç içerisinde HTC’nin pazar değeri neredeyse yarı yarıya düştü.
Çin, yavaş yavaş pazarı ele geçiriyordu.
HTC’nin endişelenmesi gereken tek konu, rakibi Samsung değildi. Huawei ve Xiaomi gibi Çinli üreticiler akıllı telefon piyasasını hızla ele geçirmeye başladı ve üst üste yüksek kalite ve performansa sahip telefonlar üretmeye başladılar. HTC, o zamanlar pazarda bulunan en güçsüz isimlerden biriydi ve Çinli üreticilerden fazlasıyla nasibini aldı.
HTC büyük bir azimle amiral gemisi telefonlar üretmeye devam etti ve hatta piyasaya sürdükleri U12+ model telefon şaşırtıcı bir şekilde son derece başarılı oldu. Ancak bu sefer de insanlar artık HTC’ye önem göstermemeye başladı ve kimse HTC’nin nasıl bir telefon çıkardığını umursamaz oldu.
Sorun sadece telefonlarda değildi.
HTC tam iyi bir telefon ürettik derken marka bu sefer kötü pazarlama ve yönetimden gol yedi ve şirket iyi bir ürüne sahip olmasına rağmen kullanıcıları o ürünü kullanmaya ikna edemedi. HTC, yaşadığı kötü durumlar yüzünden reklam işine bir Samsung kadar bütçe ayıramadı ve akıllı telefon piyasasında resmen görünmez bir hale geldi.
Bütçe çok fazla olmasa bile HTC pazarlama ekibi elindeki kaynakları doğru bir şekilde kullanmayı başaramadı. 2013 yılında şirket o zamanlar Iron Man fırtınası estiren Robert Downey Jr. ile bir reklam anlaşması imzaladı ve aktöre tam tamına 12 milyon dolar ödendi.
Ellerindeki para kötü bir şekilde kullanıldı.
12 milyon doların kulağa çok fazla geldiğinin farkındayız ancak o zamanlar HTC reklam işlerine toplamda tam 1 milyar dolar ayırdı. Şirketin içinde bulunduğu finansal durum göz önüne alındığında 1 milyar dolar gerçekten de çok yüksek ve riskli bir paraydı. HTC, yaptığı reklamları “Değişim” sloganı adı altına yayınladı ancak reklamlar markanın değerini değiştirmekte pek de bir işe yaramadı.
HTC reklamlarında sanki yeni keşfedilen bir markaymış gibi davrandı ve reklamlarda bir anlam bütünlüğü bulmak son derece zordu. Reklamlarda şirketin ana ürünleri olan telefonlar bile zar zor görünüyordu ve bu kadar paralar harcanan reklamlar ne yazık ki şirketin itibarını geri kazanmasında yardımcı olamadı.
Aynı yıl Samsung, rakiplerine neyle uğraştıklarını gösterircesine reklam ve pazarlama işlerine tam tamına 10 milyar dolar harcadı ve bu sayı akıllı telefon üreticileri arasında reklama ayrılan en yüksek bütçe olarak nitelendirildi.
Şirket tüm olanlara rağmen pozitif kalmaya devam etti.
Bütün bunlara rağmen HTC’nin yöneticileri son derece iyimser kalmaya devam etti ve kimisi en kötü zamanların geçtiğini, kimisi de 2019 yılında şirketin büyük karlar elde edeceğini iddia etti. Tüm bu yaşananların ardından iyimser kalıp şirketin başarılı olacağına inanmak gerçekten şaşırtıcı bir bakış açısı olarak görülüyordu.
Şirket bu iyimserliğin bir kanıtı olarak Google ile yaptığı anlaşmayı öne sürdü. Google, kendi akıllı telefon serisi için 2017 yılında HTC’nin araştırma ve geliştirme departmanının bir kısmını tam 1,1 milyar dolar ödeyerek satın aldı.
HTC’nin mobil departmanında çalışan kişi sayısı gittikçe belirgin bir şekilde azalmaya başladı ve bu yüzden insanlar 2019 yılında şirketin kâra geçeceği iddialarından şüphelenmeye başladı.
Kaçınılmaz son; HTC pazarda büyük değer kaybetti.
HTC’nin yaşadığı düşüşü en belirgin şekilde gösteren hususlardan birisi, şirketin hisse senedi fiyatındaki değişim oldu. Hisse senedi hızla değer kaybattı.
HTC’nin umutlarını yeşerten ürün, üzerinde çalıştıkları yeni bir telefon değildi. Sanal gerçeklik başlığı olarak tanıtılan Vive, son derece ilgi gördü ve ürünün sunduğu performans beklentilerin üzerindeydi. Şirket, 2016 yılında Vive’dan ayrılarak farklı bir birim üzerine yoğunlaştı ve böylelikle batmak üzere olan mobil departmanını geride bıraktı.