İlkokuldan beri öğrendiğimiz bilgiler bize hep aynı şeyi anlatır: İlk önce her şey gaz ve toz bulutuydu. Daha sonra yavaş yavaş yıldızlar ve gezegenler oluştu. Bugün hala oluşum aşamasında olan yıldızlar ve gezegenler var. Bu yapıları gözlemleyebiliyoruz.
Yıldızlar ve gezegenler gaz bulutlarından oluşuyorsa, Amerikan Katolik Üniversitesi’nden Martin Cordiner’in de dediği gibi “Dağınık yıldızlararası ortam (yıldızlar ve galaksiler arasında yer alan madde ve radyasyon), nihai olarak yıldızlara, gezegenlere ve yaşama yol açan kimyasal sürecin başlangıcı olarak kabul edilebilir.” Cordiner, şu anda NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde görevli ve Astrophysical Journal Letters’da yayımlanan makalenin de baş yazarlığını yaptı.
Makaleye göre Cordiner ve ekibinin bulduğu ve “buckminsterfullrene” adı verilen yapılar 60 karbon atomundan oluşuyor. Buckytopu da denilen bu yapılar, bazen dünyada da bulunabiliyor ve yüksek ısılı işlemlerde de ortaya çıkabiliyor.
Gezegenimizde bile gözlemleyebildiğimiz bu yapıları uzayda da gözlemlemiştik. Bu araştırmanın önemi, ilk defa yıldızlararası ortamda iyonize (elektrik yükü bulunan) bir Buckytopu bulmuş olmamız. Araştırmacılar, bu keşfin astrokimyanın ne kadar karışık olabildiğini gösterdiğini belirtiyor. Daha önce bulunan en uzun yıldızlararası ortam molekülü 12 atom uzunluktaydı.
Karbon yapısı keşfedilmiş olması da araştırmayı daha değerli kılıyor. Bildiğimiz anlamıyla yaşamın temelinde karbon var. Bu yapıları iyonize eden ise yıldızlardan gelen ve arada bir elektronlardan birini alıp giden mor ötesi ışınlar olarak gösteriliyor. Cordiner’e göre “evrendeki nihai kimyasal kompleks yapı yaşamdır” ve yeni gözlemlenen yapı, karbon temelli başka yapıların da ortaya çıkabileceğini gösteriyor.
Yıldızlararası ortam (ISM), genelde helyum ve hidrojenden oluşsa da içinde çok sayıda başka madde de var. Maddelerin belirlenmesi ve yapılarının incelenmesi için yıldız ışığının o bölgelerde nasıl hareket ettiği ve hangi dalga boyundaki ışıkların orada hareket edebildiği büyük önem kazanıyor. DIB adı verilen bazı yapılar, dağınık yıldızlararası bantlardır. Bu yapılar geniş bir aralıktaki ışığı engeller, haliyle de özelliklerini tespit etmek zordur.
Daha önce Basel Ünviersitesi’nden araştırmacıların kurguladığı 60 karbonlu yapıyı Hubble teleskobundan gelen verilerle birleştiren araştırmacılar, Samanyoluı galaksimiz içerisinde bahsi geçen molekülü bulmayı başardı.
Ekip şimdi daha fazla farklı ortamda 60 karbonlu yapının ayak izlerini arıyor. İlk izlenimlere göre bu bileşik uzayda epey yaygın.