İnsan Sevmekten Çok Daha Fazlasını İfade Eden 'Hümanizm' Nedir, 'Hümanist İnsan' Diye Kime Denir?

5
4
3
0
0
Edebiyat ve tarih alanındaki pek çok eserde gördüğümüz hümanizm insan sevgisi zannedilmesine rağmen aslında sevgi gibi subjektif bir kavramdan çok daha fazlasını ifade eden bir felsefi görüştür. Binlerce yıldır farklı şekillerde karşılaştığımız hümanizm nedir, hümanist insan kime denir gibi merak edilen soruları gelin tüm detaylarıyla inceleyelim.

‘Yahu şu insanları sevin, biraz hümanist olun.’ gibi cümlelerle özellikle günümüz popüler kültüründe sıkça duyduğumuz bir kavram olan hümanizm, felsefi bir görüştür. İlginç olan özünde insanı barındırsa bile aslında hümanizm ile herkese göre değişen bir kavram olan insan sevgisinin pek de alakası yoktur. Sekülerizm ile yakın olarak kabul edilen bu felsefi kavram aslında merkeze tanrıyı alan düşüncelere karşı geliştirilmiştir.

Pek çok farklı felsefi düşünce, toplumsal kurallar düzenlenirken pek çok farklı noktanın esas alınması gerektiğini savunur. Hümanizme göre ise bu nokta insandan başkası değildir. İnsanlığın ortak bir bilinç çevresinde toplanması ve buna dogmatik düşüncelerin asla katılmamasını savunan hümanizm nedir gelin yakından bakalım, tarihini görelim ve hümanist insan kime denir sorusunun yanıtını arayalım.

hümanizm

Temelden başlayalım, hümanizm nedir?

Fransızca humanisme olarak anılan, dilimizde insan odaklılık ve insanmerkezcilik gibi adlara sahip olan hümanizm; kanun ve benzeri toplumsal kuralların belirlenmesinde tanrı buyruklarının değil, insan aklının ön planda tutulması gerektiğini savunan felsefi bir düşüncedir.

Hümanizm ile birlikte değerlendirilen rasyonalizm yani akılcılık ve empirizm yani deneycilik, aslında bu düşüncenin neleri savunduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Tanrı kavramını değil de tanrımerkezciliği reddederek yerine insanmerkezciliği koyduğu için dini değerlerin toplumu yönetmemesi gerektiğini söyleyen sekülerizm ile birlikte değerlendirilebilir. 

Felsefede hümanizm tanımı:

En temel tanımına baktığımızda bile anlıyoruz ki aslında hümanizm insan sevgisi demek değildir. Empirizmi de içine kattığı için oldukça bilimsel temelli bir düşüncedir. Tanrıyı merkeze alan düşünceleri geri plana atarak reddeder ve toplumsal kuralların oluşumunda asıl hoşnut edilmesi gerekenin insan olduğunu savunur. 

Bir eylemi değerlendirirken tanrıların değil, insanın hoşnutluğunu ve faydasını ön planda tuttuğu için bazı filozoflar tarafından deizm, ateizm ve agnostisizm gibi düşüncelerle bütünleştirilmiştir. Fakat bu düşünceler de tam olarak hümanizmi karşılaşamaz. Çünkü hümanizm temel olarak tanrı ve benzeri doğaüstü güçlerin varlığıyla ilgilenmemektedir. Etik tabanlıdır, seküler bir duruşu vardır ve her türlü otoriteye karşı insanı savunarak onun özgürleştirilmesini hedefler. 

hümanizm

Gerçeği bulma sürecinde hümanizm ne demektir?

Tüm felsefi düşünceler gibi hümanizm de doğruyu, gerçeği bulmaya odaklıdır. Rasyonalist düşünceye benzer olarak hümanizm de doğruyu bulmayı insanın bir becerisi olarak kabul eder. Ancak gizemcilik, mistisizm, gelenek gibi yöntemlerde sunulan ve mantık ile ilişkisi olmayan yöntemleri reddeder.

Hümanizme göre insan, gerçeği bulmaya karşı bir arzu duyar. İnsan bu arzuyu dogmatik doğruları direkt olarak kabul ederek değil, bilimsel bir şüphecilikle tatmin etmelidir. Fakat hümanizm aşırı şüpheciliği, otoriteyi ve kaderciliği reddeder. Yanlışın ve doğrunun ne olduğuna, insanların kişisel ve ortak bilincinin doğru algılamasıyla ulaşılır. 

Hümanizm, insanın üstün olduğu türcülük düşüncesine karşı çıkar:

Çoğu dogmatik temellere dayalı düşünce sistemlerine göre insan, yaratılmışların en üstünüdür. Yani basitçe insan doğadan üstündür. Ancak hümanizm insan temelli olmasına rağmen dogmaları kabul etmediği için bunu reddeder. Hümanizmin en önemli temsilcilerinden Peter Singer, veganların da esas aldığı bu görüşü şu cümlelerle ifade eder;

“Birçok istisna olmasına rağmen hümanistlerin çoğu, kendilerini en büyük dogmadan özgürleştiremiyor: ön yargılı türcülük. Hümanistler diğer canlı türlerine karşı düşüncesizce istismarlara karşı durmalıdır.”

hümanizm

Hümanistlere göre daha iyi bir hayat için çare hümanizm: 

Konunun biraz karmaşık geldiğinin farkındayız ancak detaylar önemli. Hümanizm, insanın aklını kullanarak doğruya ulaşabileceğini söyler ancak insanın kapasitesinin de bilincindedir. İnsan tek başına oturup düşüne düşüne iyiyi, doğruyu ya da insanlık tarihinde doğru ya da yanlış kabul edilen manevi değerleri keşfedemez.

Hümanizme göre insan azimli olmalı ve diğer insanların yardımıyla bir hedefe yönelmelidir. Bu hedef insanların gelişmesini sağlamak ve hayatı, yaşayan tüm insanlar için en iyi hale getirmektir. Hümanizme göre insanın hedefi güzel şeyler yapmak, yaşadığımız anı en iyi hale getirmek ve gelecek için çok daha iyi bir dünya bırakmaktır. 

Kısaca hümanizmin tarihi ve Antik Yunan’da hümanizm düşüncesi:

Hümanizm düşüncesinin temellerini atan filozoflar milattan önce 6. yüzyılda yaşamış oldukları düşünülen Miletuslu Thales ve Colophon’lu Xenophanes’dir. Thales merkeze kendini bilmeyi koymuş, Xenophanes ise tanrı düşüncesini reddederek kutsal olanın evrenin ta kendisi olduğunu savunmuştur. Anaksagoras, Perikles, Protagoras ve Demokritos gibi isimler de kutsal değerler dışında insanı merkeze koyarak bilimsel yöntemlerden bahsetmişlerdir. 

İslamiyet'in Altın Çağı’nda da hümanizmden bahseden pek çok önemli isim karşımıza çıkıyor. Elbette hümanizmin asıl zirveyi gördüğü dönem Avrupa Rönesansıdır. 15. yüzyılda klasik edebiyat ile ilgilenen kişileri ifade eden umanista kelimesi, hümanizmin bu dönemdeki düşüncelerle yoğrulması nedeniyle 19. yüzyılda evrilmiş ve bu felsefi düşüncenin adı haline gelmiştir. 

hümanizm

Dünya ve Türk edebiyatında hümanizm temsilcileri ve özellikleri:

Hümanizm felsefi bir düşünce olmasına rağmen felsefe ve sanat arasındaki güçlü ilişki nedeniyle sanatı, özellikle de edebiyatı direkt olarak etkilemiştir. Türk edebiyatında Sabahattin Eyüboğlu, Nurullah Ataç ve Vedat Günyol gibi isimlerin eserlerinde hümanizmin etkilerini açık bir şekilde görmek mümkün.

Dünya edebiyatına baktığımızda ise Dante Alighieri, Michel de Montaigne, Giovanni Boccaccio, François Rabelais, Petrarca, Miguel de Cervantes ve William Shakespeare gibi önemli isimlerin eserlerinde direkt ya da dolaylı olarak hümanizmden bahsettikleri görülmektedir. 

Edebiyattaki hümanizm akımının belli başlı özellikler vardır. Buna göre; sanatın temeli insandır, sanat doğanın bir yansımasıdır, edebiyatın asıl amacı insanı yüceltmektir, kaderin olaylar üzerinde rolü yoktur, akıl ile din arasında bir ilişki yoktur, anlatı toplumdan uzak ama evrensel olmalıdır. 

Hümanist insan kime denir?

Pek çok farklı kaynakta insanları çok seven kişinin hümanist insan olduğunu görebilirsiniz. Bu tanım bir noktaya kadar doğru olsa bile hümanizm düşüncesini tam olarak karşılamaz. Çünkü tanımında açık bir şekilde anlattığımız gibi yaratılanı yaratandan ötürü sevmek, insanı üstün bir noktaya koymak gibi düşüncelerin hümanizde yeri yoktur.

Bir kişi toplumsal kuralları oluşturulurken insanı merkeze alıyorsa, yaşadığımız dünyanın insanlar için daha iyi bir hale gelmesini istiyorsa, insan aklının tüm dogmatik düşüncelerin ötesinde olduğunu ama bir sınırı olduğunu da kabul ediyorsa, daha da önemlisi bu düşünceleri için azimli bir şekilde çalışıyorsa o insan için hümanist demek mümkün. Yani sevgi her şey demek değildir.

İnsan sevgisinden fazlasını, insanın merkeze konulması gerektiğini savunan felsefi düşünce hümanizm nedir sorusunu yanıtlayarak hümanist insan kime denir sorusunun da yanıtlarını aramaya çalıştık. Hümanizm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz. 

5
4
3
0
0
Emoji İle Tepki Ver
5
4
3
0
0