Vladimir Demikhov’un deneyleri epey tuhaf gözükse de kendisi aslında organ cerrahisinde bir öncüydü ve hayati organların nakline adeta ilham vermişti. Kariyeri boyunca çok sayıda deney gerçekleştirse de bu iki köpeğe akılalmaz uygulamalarda bulunması onun adının daha da duyulmasına katkı sağlamıştı.
Bunların yanı sıra etik olup olmadığı da bir hayli tartışma konusu olan bu deneyin ayrıntılarını daha yakından inceleyelim.
Vladimir Demikhov, organ nakli konusunda 30’lu ve 50’li yılların öne çıkan isimlerinden biriydi.
Dönem içerisinde Stalin, savaş sonrasında organ nakli ve ömür yaşam süresini uzatma hedefli deneyler yapmak amacıyla birtakım gizli tıbbi tesisler kurmuştu ve Demikhov’a destek olmaya başlamıştı.
Bu sırada bu bilim insanı da laboratuvarında hayvanlar arasında kalp ve akciğer nakilleri yapmaya devam ediyordu. Ardından Demikhov’un meslektaşı Prof. Dr. A.G. Konevskiy tarafından gerçekleştirilen ilk köpek kafası nakli başarılı olunca, Demikhov da bu doğrultuda çalışmalarına başladı.
Sovyet bilimci, bu operasyon için iki farklı denek seçti.
Biri Demikhov’un Brodyaga (Rusça “serseri”) adını verdiği büyük bir Alman Çoban köpeği, diğeri ise Shavka adında daha küçük bir cinsti. Bu deneyde Brodyaga ev sahibi köpek olacak, Shavka ikincil baş ve boynu tedarik edecekti. Yine yavru köpeğin başı, omuzları ve ön bacakları Brodyaga’ya aşılanacaktı.
Dr. Demikhov üç buçuk saat süren bu çalışmaya, bir köpeğe yapay kan pompalayıcısı takarak başladı. Ardından bir köpeğin göğsüne ikinci bir kalp takıyor, ikinci kalp için de akciğerin bir bölümünü çıkarıyordu. Böylelikle de bu ikinci kalp, bir süreliğine ritmini koruyarak orijinal kalpten bağımsız bir biçimde atmaya devam ediyordu.
Ayrıca nakledilen köpek yavru olduğu için Alman Çoban köpeğinin kalbi ilk etapta yeterli kanı pompayalabiliyordu.
Her iki baş da bu deney sonrasında görebiliyor, duyabiliyor, koklayabiliyor ve yutabiliyordu fakat küçük köpek ile Alman çoban köpeğinin midesi arasında bir bağlantı yoktu. Bu sebeple küçük köpeğin tükettiği her şey, bir tüpten yere akıyordu.
Sonunda bu iki başlı köpek, yalnızca dört gün yaşadı. Eğer boyun bölgesindeki bir damar kazara hasar görmemiş olsaydı, Demikhov’un 29 gün hayatta kalan en uzun ömürlü iki başlı köpeğinden bile daha uzun yaşayabilirdi.
Köpeklerin ölümlerini bir kenara bıraksak bile, Demikhov’un deneyinin ahlaki çıkarımlarının bir hayli yanıltıcı olduğunu söylemek mümkün.
Ayrıca bu kafa nakli transplantoloji alanında bazı ilerlemelere katkı sağlıyor gibi gözükse bile gerçek hayatta bu iki köpeği uzun vadede yaşatmanın mümkün olduğu henüz kanıtlanamadı.
Vladimir Demikhov’un deneylerinden yola çıkan Fransız Cerrah Dr. Alexis Carrel ve ortağı Amerikalı Fizyolog Dr. Charles Guthrie de iki köpek için aynı işlemleri uyguladı. Bu ikilinin çift başlı köpekleri, ilk etapta umut vadetse de birkaç saat içinde hayatını kaybetti ve ötanazi yapıldı.
Şimdilerde tıp camiasının çoğu, bu tür nakillerin ancak bilim kurgudan ibaret olduğuna inanıyor fakat gelecekte bilim insanlarının çalışmalarıyla gerçeğe dönüşme ihtimali her zaman var.