Çoğu biyolog, gezegenimizde bu güne kadar beş büyük toplu yok oluş yaşandığı konusunda hemfikir. Bunlardan en çok bilineni ise bundan 66 milyon yıl önce bir göktaşının çarpması sonucu dinozorların sonunu getiren toplu yok oluş. Bir bilim insanına göre altıncı toplu tükenme vakasının eşiğindeyiz.
Dr. Rofl Schmidt, Avustralya Melbourne Omurgasızlar Paleontoloji Müzesi’nde görevli bir bilim insanı. Schmidt, Amazon Prime’ın “The Next Extinction Event” adlı yapımında iklim değişikliğinin sadece insanların zihnindeki kadar olmadığını açıkladı.
Bu yılın başlarında atmosferdeki karbon seviyesi, özellikle de karbondioksit ile iklim arasında bir ilişki olduğunu söyleyen araştırmacı, iklim değişikliğinin sebebinin her zaman karbondioksit olmasa da her zaman ilk olarak karbondioksit seviyesindeki değişim ile başladığını belirtti.
Araştırmacı, dağların oluştuğu dönemde atmosferden karbondioksitin çekildiğini ve muhtemelen buzul çağının başlamasına da bu durumun sebep olduğunu söyledi.
Dünya, yeni bir kitlesel yok oluşun eşiğinde olabilir
Diğer zamanlarda volkanik patlamaların, gezegenimizin yörüngesindeki değişimlerin ya da bazı dış etmenlerin iklim değişikliğinde rol oynayabileceğini belirten araştırmacı, karbon seviyesindeki değişmenin iklim değişikliğinde önemli rol oynadığını söyledi. Karbon seviyesinin hızlı değişiminin iklim değişimini de hızlandırdığını söyleyen Schmidt, “Hızlı iklim değişimleri genelde türlerin yeterince hızlı uyum sağlayamamasına sebep oluyor. İklim, özelleşmiş türler için çok hızlı değişirse yok olmalarına sebep oluyor” açıklamasını yaptı. Araştırmacıya göre bu durum belli bir noktaya geldiğinde tükenmelerin açık örneklerini görmeye başlıyoruz.
“Şu anda değişimin türlerin adaptasyon hızını geçtiği düşüncesi var. Bu seferki önceki tükenme olaylarına benzemiyor, tek bir sebepten ziyade çeşitli durumların kusursuz fırtınasına benziyor. Şu anda tek sebep insanların yarattığı ısınma değil ancak ormanların yok edilmesi ve şehirleşme, türlerin adaptasyonunu zorlaştırıyor.
Bu yüzden geçmişte ne olduğunu bilmek gelecek hakkında endişe verici oluyor.”