Bazen bazı sorular aklımıza gelir ve asla cevaplarını bulamayız. Örneğin arıların ballarını almak için kovanlarına dalmayı ilk kim akıl etti? Veya atların üstlerine binmek gibi cesur bir eylemi ilk kim göze alabildi?
Bu yazımızda bu sorulardan birinin yanıtını arayacağız: İneği ilk kim sağdı? İlk hayvansal sütün içilebilir olduğunu kim keşfetti? Hayvanın memesini sıkıp sütü bir kovaya doldurduktan sonra yaptığı işlemi geri dönüp halkına nasıl açıkladı? Gelin bu olayı derinlemesine bir araştıralım.
İlk süt ne zaman sağıldı?
Bu olayı anlatmak için ilk olarak biraz arkeolojiden konuşmamız gerekiyor. İlk süt sağma işlemi muhtemelen çiftçilerin keşfiydi. Bir avcı-toplayıcının, emzirdiği yavrusunu aşırı derecede koruyan büyük bir yaban ineğine yeterince yaklaşabilmesi pek mümkün değildi. Bu sebeple ilk süt sağımı sadece yerleşik hayata geçtikten sonra gerçekleşebileceğinden dolayı bunu keşfedenlerin çiftçiler olduğuna inanılıyor.
Tarihteki ilk sağılmış süt, milattan 8000 yıl kadar önce var olmuş çanak çömlek parçaları içindeki süt yağlarının lipid kalıntıları analiz edilmesiyle tespit edildi. İlk süt sağılmasının en güçlü kanıtları, sığırların bol olduğu kuzeybatı Anadolu topraklarında bulunmuştur ve bu da önde gelen araştırmacıları ilk sağılan hayvanların muhtemelen sığırlar olduğunu düşünmeye itmiştir.
Tabii ki koyunlar da sağılmış olabilir ancak bol süt tedarikçileri olmaya fizyolojik olarak ineklerden daha az adapte olmuşlardır. Günümüzde insanlar en çok süt endüstrisinde inek sütüne aşina olduklarından, bu yazıda esas olarak sığırlara odaklanacağız. Peki hayvanlarını sağmaya karar veren ilk insanların aklından neler geçiyordu?
İneği ilk sağanın aklından ne geçiyordu?
İlk olarak, ilk insan toplumlarındaki insanlar memeli hayvanları ve yavrularını yakından incelerlerdi. Memeli bir canlının meme bezleri ile yavruları arasındaki ilişki, ilk çiftçiler için şaşırtıcı bir şey olmazdı zira aynı şekilde insanlar da yavrularını besliyorlardı. Tabii ki insan memesinden çıkan şeyin ne olduğu biliniyordu.
Daha sonra bu ilk çiftçiler, normalde etini yemek için besledikleri erken dönem evcil sığır, koyun veya keçi sürüsüne bir başka pencereden bakmaya başladılar. Hayvanların doğum mevsimi yaklaştığında çiftçi, hamile dişileri otlattığı geniş otlaktan daha küçük bir çiftlik alanına getirip onları insan popülasyonuna daha yakın bir yere yerleştirdi. Bu şekilde hem anneler hem de yeni doğan yavruları yırtıcılardan daha iyi korunacak ve çiftçi de zor doğumlara yardımcı olabilecek.
Yeni doğan bir buzağı neredeyse hemen annesini emmeye başlar. Buzağı emerken ve inek emzirirken, çiftçi de incelemeye başladı. İnsanların çocuklarını emzirmesiyle hayvanların yavrularını emzirmesi arasında bağ kurdu. İneğin memesinin insanınkinden daha büyük olduğunu kavradı ve içilebilir bir şey olduğunu düşünerek kendisi memeyi sıkarak bir kaba doldurmaya yeltendi. Burada en zor kısım, hayvana yeterince yaklaşmak ve ineğin kendisine güvenini kazandırmak oldu.
Tabii bu altbaşlık altında anlattığımız ve açıklamaya çalıştığımız her şeyin başına bir ‘yüksek ihtimalle’ ibaresi koyabilirdik ancak bu akışı biraz bozardı. Siz yine de öyle varsayın zira asla gerçekten tam olarak insanların ilk defa süt sağmayı nasıl akıl ettiğini %100 olarak bilemeyiz. Ancak böyle tarihçilerin ve arkeologların ‘eğitimli tahminlerini’ baz alabiliriz.
Aslında süt ve süt ürünleri insan toplulukları tarafından yaygın ve yoğun bir şekilde kullanılmaya başlamadan önce, insanların ve sığırların üstesinden gelmesi gereken bazı evrimsel ve teknolojik engeller vardı; bunlar, sığırlarda süt boşaltma refleksinin erken dönem sınırlamaları ve tabii ki insanlarda laktoz intoleransıydı. Daha sonra insanlar sütü kaynatarak arındırmayı ne zaman akıl etti diye de bir ara konuşuruz.
Özetleyecek olursak:
Sütü ilk sağmayı akıl edenler, yerleşik hayattaki ilk çiftçilerdi diyebiliriz (yine başına ‘yüksek olasılıkla’ koyarak). İnsanların emzirdiklerini görerek bir bağdaştırma yaptılar ve daha büyük bir memedeki sütü halkını geçindirmek için çıkartabileceklerini düşündüler. Böylece süt ilk kez sağılmış oldu. Siz ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı lütfen unutmayın.