Daha önce yapılan araştırmalar, insan beyninin binlerce yıl önce küçüldüğünü gösteriyordu. Geçtiğimiz yıl yayımlanan bir çalışma, 3000 yıl önce modern şehirleri oluşturmaya başlayan insanların beyninin küçüldüğü sonucuna varmıştı. Bunun, atalarımızın sosyal toplumlarda harici olarak bilgi depolama yeteneğinin büyük beyin ihtiyacını azaltması nedeniyle oluşmuş olabileceği ifade ediliyordu.
Geçtiğimiz hafta Frontiers in Ecology and Evolution üzerinden yayımlanan yeni bir araştırmanın yazarları ise bu hipotezi reddetti ve bilim dünyasında gittikçe popülerleşen bu durum hakkında fikirlerini paylaştı.
Araştırmacılar, insan beyninin son 30.000 yılda bir değişim yaşamadığını düşünüyor
ABD’de bulunan Las Vegas, Nevada Üniversitesi’nden (UNVL) bilim insanları, geçen yıl yapılan araştırmada kullanılan verileri analiz ederek bulguları reddetti. Ekip, belirtilen dönemde Çin yazısının gelişimi, Mısır’ın yeni krallığının ortaya çıkışı gibi birçok yenilik ve tarihi olayın yaşandığını belirterek bu ifadeleri kullandı.
Araştırmacılardan Brian Villamore, bununla ilgili şunları söyledi: “Geçen yılki araştırmanın veri setini yeniden inceledik ve insan beyninin son 30.000 yılda değişmediğini bulduk. Bu verilere dayanarak, türümüzün başlangıcından bu yana herhangi bir zaman diliminde modern insanın beyin boyutunda bir azalma tespit edemeyiz” Villamore ayrıca insan beyninin son 300.000 yılda da bir değişim yaşamamış olabileceğini düşündüklerini de kaydetti.
UNVL ekibi, incelenen 987 kafatasının yarısından fazlasının 9,8 milyon yıllık bir zaman diliminin yalnızca son 100 yılını temsil ettiğini; bu nedenle de boyut değişimine dair yeterli bilgi sağlamadığını söylüyor. Ayrıca tarım ve karmaşık toplumların yükselişinin dünya çapında farklı zamanlarda meydana geldiğini belirten ekip, kafatası değişikliklerinin zamanlamasında varyasyon gerektiğini söylüyor. Araştırmacılar, geçen yılki verilerin hipotez için kritik olan zaman diliminden yalnızca 23 kafatası örneklediğini de sözlerine ekliyor.
Türümüzün ortaya çıkışından beri insan beyninde küçülmeler yaşandığı konusunda birçok araştırma bulunuyor. Ancak uzmanlar, eğer gerçekten boyutta bir değişim gerçekleşmediyse bu hipotezlerin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.
