Yapılan bir araştırmaya göre yetişkinler, ilk buluşmada pek çok şey hakkında yalan söyleyebiliyorlar. Bu yalanlara önceki ilişki sayısıyla ilgili yalanlar da dâhil. Süreç bilinçli olarak işletilmese de zihnimizdeki cinsellik ihtimali, kendimizi yabancılara nasıl tanıttığımız üzerinde etkili oluyor. Bu durum; kendini tavırlarda değişiklik, normalde karşı çıkılacak fikirlerin kabul edilmesi gibi şekillerde gösteriyor. Psikologlar, bu duruma yanıltıcı öz tanıtma adını veriyor.
İnsanlar, başka birini etkilemeye çalıştıklarında ya da onlarla konuşmaya çalışırken beyinleri fiziksel olarak olmasa da ruhsal anlamda değişiklikler yapıyor. Araştırmacılara göre cinsellik ihtimali belirdiği an insanlar, hem davranışlarını hem kendilerini nasıl tanıttıklarını değiştiriyor. Bu nedenle de sık sık kabullenici, alttan alan ya da yalan söyleyen insanlar hâline geliyorlar.
İnsanlar, karşı cinsi etkilemek için tutumlarını da değiştiriyor:
Yapılan araştırmaya yaş ortalaması 25 olan 634 heteroseksüel katılımcı dâhil oldu. İki gruba ayrılan ekipten bir grup, cinsel uyaranlara maruz kalırken diğer grup normal uyaranlara maruz kaldı. Daha sonra da karşı cinsten bir yabancı ile karşı karşıya geldiler.
Kişilerin verilen senaryolardaki davranışları incelendi. Cinsel uyaranlara maruz kalan katılımcıların tartışmadaki duruşlarını değiştirdiği ortaya çıktı. Bu durumun sebebi ise karşı tarafta iyi bir izlenim uyandırarak cinsel ilişki yaşama şansını artırmak olarak açıklandı.
İkinci denemede ise gönüllülere, karşı cinsten biriyle yazışmalar aracılığıyla görüşlerini paylaşmaları söylendi. Cinsel uyaranlara maruz kalan kişilerin mesajlarında daha uzlaşmacı oldukları ortaya çıktı. Uzmanlara göre bu durumun sebebi, ilişki kurma ihtimali olan kişileri etkileyebilme şansını artırmak.
Araştırmacıların bir diğer bulgusu ise kişilerin, çekici bir yabancı ile tanıştıkları zaman eski ilişkilerinin sayısını azaltma yoluna gittikleri oldu. Kişilerin yalan söylerken en çok tercih ettikleri rakam ise 7. Araştırma ve sonuçları, Journal of Experimental Social Psychology’de yayımlandı.
