Mars hakkındaki gelişmelerin çok hızlı yaşandığı bir dönemdeyiz. NASA, ESA, SpaceX ve Asya kökenli araştırma kuruluşlarının öncülüğünde yapılan gözlemler, bu gezegenin daha önce yaşanabilir koşullara sahip olduğunu gösterdi. Bir zamanlar su döngüsüne sahip olan gezegende belki de hayat vardı, ancak buna dair net bir kanıtımız yok.
Kızıl rengini paslanmış yüzeyine borçlu olan ağır metallerin bulunduğu Mars’ta su var, artık bu konudan eminiz. Peki ya mevcut şartlardaki zayıf atmosferini nasıl canlandıracağız? Önemli bir soru ve bu sorunun pek çok cevabı var. Bu soruya ilişkin cevapları derlememizin nedeni ise aşağıdaki Instagram gönderimize, siz okuyucularımız tarafından yapılan yorumlar oldu. Bu vesileyle kafalardaki bazı soru işaretlerini giderelim istedik.
Öncelikle uzaydaki pek çok cisme ait görüntü sahtedir. Bu gizlenen bir gerçek değil. Yine de bu görüntülerin, yapılan en net gözlemlerden yola çıkılarak oluşturulduklarını unutmayalım. Ayrıca uzayda çekilmiş gerçek bir fotoğrafta, neden çoğu zaman yıldız göremedeğimizi de burada anlatmıştık. Şimdi Mars ve atmosferine geri dönelim:
NASA, Mars’ın 4 milyar yıl önce sahip olduğu dayanıklı ve yaşanabilir atmosferinin bir güneş fırtınası sonucunda yok olduğunu 2 yıl önce kanıtlamıştı. Bu darbe sonrasında Mars’ın atmosferi inceldi. O zamanlarda Dünya henüz 700 milyon yıl yaşında, lav denizlerinin olduğu fakat yaşamın olmadığı bir gezegendi.
Bilim dünyasında çeşitli tartışmalara neden olan Mars’ı “terraform” etme yani “dünyalaştırma” çalışmalarının en büyük savunucusu Elon Musk’tır. Bu adamın projeleri önemli bir kesim tarafından ciddiye alınsa da Mars’ın atmosferini yeniden oluşturmaya yönelik ciddi sorunlar var. En önemlisi Mars’ın Dünya’nın sahip olduğu kadar güçlü bir manyetik alanı yok. Dünya, bu manyetik alanı sayesinde yeryüzündeki yaşamı saniyeler içerisinde küle dönüştürecek güneş fırtınalarından korunabiliyor. Ayrıca yüzeyinin insan yaşamı için elverişli olmayan zehirli metallere sahip olduğuna yönelik çalışmalar da var.
Peki ya Mars’ın manyetik alanıyla ilgili çözüm önerilerinin olduğunu söylesek?
NASA’nın Mars yüzeyinde kurmayı amaçladığı yapay manyetik alan projesi, insanların güneş fırtınaları ve radyasyonun etkisinden kurtulmalarını sağlayacak. Buna ek olarak Mars yüzeyini yaşanabilir kılmadan önce gezegene giden ilk insanlar, yüzey tesisleriyle yer altı tesisleri inşa edecekler. Bunlar sürekli olarak konuşulan ve tartışılan meseleler. Peki manyetik alan sorununu bir şekilde çözdük, yeni bir atmosfer için oksijen, azot ve karbondioksit gibi gazları mı taşıyacağız? Hayır.
Dünya’da bulunan “Siyanobakteri” ile tanışın:
Gezegenimizdeki sularda yaygın şekilde bulunan siyanobakteriler, güneş ışığı kullanarak fotosentez yapıyorlar. Yani karbondioksitten oksijen üretiyorlar, bunu yaparken çok az enerji tüketiyorlar. Mars’taki kızılötesi ışınların bolluğu, bu bakteriler için ideal bir ortam olduğu düşünülüyor. Hatta Mars’ı insanlardan önce siyanobakterilerin işgal etmesine yönelik planlar yapılıyor.
Siyanobakteriler kaynar su kaynaklarında, suyun çok çok az bulunduğu kayaçlarda bile bulunuyorlar. Bir müjde: Mars’ın atmosferinin %96’sı karbondioksitten oluşuyor. Yani siyanobakterilerin fotosentezle oksijine çevirebilecekleri muhteşem bir koşula sahip. Elbette bir bakteri türünün Mars’ı işgal edip atmosferdeki dengeyi sağlayacak kadar oksijen üretmesi zaman alabilir.
Mars hakkındaki her şeyin yalan olduğunu düşünebilirsiniz. O halde bir daha unutmamak üzere hatırlatalım: Mars toprağından oksijen üretme projeleriyle derece alan Onur ve Serhat kardeşler!
17 ve 18 yaşlarında olan iki kardeş Onur ve Serhat, NASA ve ODTÜ iş birliği ile düzenlenen Uzay Uygulamaları Yarışması'nda “Mars Toprağından Oksijen Üretme” projeleriyle ikincilik elde etmişlerdi. Kazandıkları ödül yurt dışında yabancı dil eğitimiydi. Maddi imkansızlıklardan dolayı dil eğitimini alacakları İngiltere’deki cep harçlıklarını çıkartamadılar. Anneleri Ebru Yüksel’in insanüstü destek ve çabasından sonra kardeşler için gerekli kaynaklar bulundu. Onur ve Serhat, uzay teknolojileri konusunda göğsümüzü kabartacak başarılara imza atmak için çalışmaya devam ediyorlar.
Mars hakkında daha çok sayıda teori, uygulanmayı bekleyen çok fazla bilimsel proje var. İnsanoğlu belki de Mars’a hiç gidemeyecek, ancak denemeden neyin mümkün olduğunu da bilemeyecek.