Facebook, Twitter ve YouTube gibi mecraların geçmişte olduğundan çok daha sıkı filtrelere ve kurallara geçmesiyle internetteki şiddet içerikli görüntüler de bir açıdan 'yeraltına' çekildi. Ancak halen LiveLeak gibi bir takım sitelerde oldukça rahatsız edici görüntülere rastlamak mümkün.
Yine de kazayla tıkladığımız ve istemsizce 'maruz kaldığımız' şiddet içerikli, hatta bazısı iğrenç videoları bu denklemin dışında bırakırsak; özgür irademizle görmek istediğimiz, rahatsız olacağımızı bile bile tıkladığımız içerikler de yok değil. Peki, bunun gerekçesi ne? Kabuslarımızın en karanlık anlarında başımıza bela olacağını bile bile bu görüntüleri görmeyi neden istiyoruz?
Antropolog Frances Larson, bu konuda birden fazla fikirle karşımıza çıkıyor. 2014'te James Foley'in IŞİD tarafından vahşice katledilişinin canlı yayını üzerinden örneklemelerde bulunuyor. Larson'un açıklamaları şöyle:
"Ağustos 2014’te Birleşik Krallık’ta yapılan bir ankete göre James Foley’nin başının kesilişini yayımlandığı tarihten itibaren birkaç gün içinde yaklaşık 1.2 milyon kişi izlemiş. Ve bu sadece Britanya’da. Kasım 2014’te ABD’de yapılan benzer bir ankete göre ankete katılanlardan yüzde 9’u kafa kesme videoları izlemiş ve yüzde 23’ü de videoları izlemiş fakat ölüm sahnesi gösterilmeden hemen önce kapatmışlardı."
Larson'a göre sanal ortam, insanların empatiden en fazla yoksunlaştığı yer. Buna göre insanlar bu tür görsel ve videolarda iki taraf belirliyor. Kurban ve izleyici; yani kendisi. Larson, açıklamalarına şöyle devam ediyor:
"Bu ayrılık hissi -yani diğer insanlardan ve eylemin kendisinden ayrı hissetme- şiddet içeren görüntüleri izleyebilmemizde önemli bir rol oynuyor. İnternetin kopukluk hissi yaratarak bize kişisel etik sorumluluğumuzu yok saydırdığı birçok yöntem var. Çevrimiçi aktivitemiz genelde gerçek hayatla karşılaştırılıyor, çevrimiçi yaptıklarımız daha az gerçekmişçesine. Çevrimiçi olarak etkileşimde bulunduğumuzda kendimizi eylemlerimizden daha az mesul hissediyoruz. Bir anonimlik hissi, bir görünmezlik hissi var ve bu yüzden davranışlarımızdan daha az mesul hissediyoruz."
Elbette bu büyük çoğunluğa ithaf edilen bir davranış biçimi. Bir kısım izleyici de bu tür videoları masum tarafta olmanın nasıl bir his olduğunu hatırlamak ve iyi oluşunu hatırlama isteği duyduğu için izliyor. Konuyla ilgili son olarak Wired’da “IŞİD’in insanların başını keserek idam ettiği korkunç videoları izlemekten neden kendimi alamıyorum?” isimli makalesiyle dikkat çeken Brianna Snyder'a kulak verelim:
“Sanırım ölümden çok korkuyorum ve ölüm videolarını izlemek konusunda obsesifleştim. Bu videoları izleyerek ölüm anını anlamaya çalışıyorum. Ölümün ne derece can yakıcı olabileceğini kavramaya çalışıyorum. Öleceğim zaman ne derece korkmuş, üzgün ve öfkeli olacağım diye düşünüyorum.”