Günümüzde birçok kanser tedavisi başlangıç aşamasında oldukça iyi tepkiler veriyor. Ancak daha sonra tümörlerin direnç kazanmasıyla ilaçlar da etkinliğini yitiriyor. İşte bu sorunun önüne geçmek isteyen araştırmacılar, tümörlerin direnç kazanmalarını önleyebilecek yeni tedavi yöntemleri geliştiriyorlar.
Bu tedavi yönetemlerinden birisi de BOS172722 denilen yöntem. Bu yöntem, hayvan üzerinde yapılan testlerde en tehlikeli meme kanseri türü olan ‘üçlü negatif meme kanseri’ için kullanılan paklitaksel kemoterapisinin etkinliğini artırıyor. Tedavinin insan üzerindeki testleri günümüzde de sürüyor. Eğer bu yöntem işe yararsa karaciğer ve yumurtalık kanseri gibi kanser türlerinde de kullanılabilir olacak.
Paklitaksel kemoterapisi, diğer kemoterapilerde olduğu gibi hızla bölünen hücreleri yok ederek çalışıyor. Paklitaksel, hücre bölünmesi sürecine müdahale ediyor ve ortaya kromozomal anormallikler ortaya çıkarıyor. Ancak hayatta kalan hücreler bu yönteme dirençli hale gelebiliyor.
BOS172722 de aynı şekilde bölünen hücrelere müdahale etse de bunu farklı bir şekilde gerçekleştiriyor. Bölünmede kilit rol oynayan MPS1 adlı proteini hedef alıyor ve bloke ediyor. Bu iki şey birleştiğinde ortaya öyle bir güç çıkıyor ki hiçbir kanser hücresi bundan sağ olarak kurtulamıyor. Dolayısıyla artık hücreler direnç kazanamıyor.
İlacın bazı yan etkileri bulunsa da çalışmanın ana amaçlarından biri en güvenli dozajı bulmak. Günümüzde paklitakselin başarısız olduğu durumlarda hastayı tedavi edebilecek alternatif bir tedavi yöntemi bulunmuyor. Dolayısıyla bu çalışma oldukça büyük bir öneme sahip.