Karıncaların minicik dünyası, pek çok gizemi içinde barındırıyor. Bizim hiç görmediğimiz, duymadığımız bir dünyaları var.
“Feromon izleri”, ilk yardımcı.
Karıncalar, evlerine dönmek için feromon adlı kimyasal bir iz bırakıyor. Feromonlar sayesinde diğer karıncalar tarafından takip edilip kolonilerinin besin kaynaklarına ya da yuvaya ulaşmasını sağlıyorlar.
Görsel ipuçlarından faydalanabiliyorlar.
Kimi karınca türleri, etraflarındaki görsel ipuçlarını analiz ederek yönlerini bulabiliyor. Özellikle ağaç karıncaları gibi türler, çevrelerindeki işaretleri ve nesneleri hatırlayabiliyor. Gerçekten hayret verici, değil mi?
Güneşin konumundan yararlanıyorlar.
Güneşin konumu, karıncalar için bir pusula görevi görebiliyor. Özellikle açık alanlarda güneşin hareketlerini takip ederek yuvalarını çok daha kolay bir şekilde buluyorlar.
Hatta bazı karınca türleri, Dünya’nın manyetik alanını dahi algılayabiliyor ve bu yetenekleri sayesinde karmaşık yerlerde evlerini bulabiliyorlar.
Adım sayıyorlar desek, ne dersiniz?
Kimi araştırmalar, karıncaları adım sayarak mesafe ölçebildiğini ortaya koyuyor. Minicik karıncaların dünyasında, böyle bir şeyin olduğunu hangimiz tahmin edebilirdik ki?
Ve tabii ki iş bölümü…
Karıncaların koloniler hâlinde iş bölümü yaparak yaşadığını hepimiz biliyoruz. Bunu, yön bulmada da kullanıyorlar. Mesela bir karınca yiyecek bulduğunda diğerlerine feromon ile ya da fiziksel temasla bilgi veriyor. Bir nevi iletişim kuruyor.
İşte tüm bu yöntemlerle karıncalar, o karmakarışık yollardan geçerek evlerini bulabiliyor.
Karıncalar hakkında daha fazla bilgi için:
