Çürüyen veya çekilen dişlerin yeniden çıkması için 2005’ten bu yana çalışmalarını sürdüren bilim insanları, Kyoto Üniversitesinde şimdiye dek görülmemiş bir tedavi için kolları sıvamış vaziyette. Kendi dişlerimizi yeniden çıkarabilmek, sizce de muazzam bir yetenek olmaz mıydı?
Peki, diş kaybetmenin yakın bir gelecekte sorun olmaktan çıkacağını tahmin edilen bu keşif, şu an hangi aşamada?
Çeşitli sebeplerle kaybettiğimiz dişlerimizin tekrar yerine gelmesini hedefleyen çalışmaların başlangıcı, fareler üzerinde yapılan gen araştırmalarına dayanıyor.
Farelere ait bazı genleri silmeyi deneyen birçok araştırmacı, bu gen eksikliği sebebiyle farelerin çıkardıkları diş sayısında bariz azalmalar fark etti. Farelerin gösterdiği bu tepkime ise aslında daha farklı soruların kapılarını araladı.
Ya bunun tersi de mümkün olabilirse? Ya farelerin genetiğini değiştirmek, onların daha fazla diş çıkarmasına olanak tanırsa? Bu sorulardan yola çıkan Japonya'daki bir hastanenin baş araştırmacısı ve diş hekimliği ve ağız cerrahisi bölümünün başkanı Katsu Takahashi’nin, belirli bir gene sahip olmayan farelerin diş sayısının gerçekten de artış gösterdiğini keşfetmesi çok da uzun sürmedi.
Peki bu durum hangi genle mümkün olabilir?
Araştırmacılar, USAG-1 isimli bir proteinin, yeni diş oluşumlarının önüne geçtiğini tespit etti ve bu proteinin hücrelerden bloke edilmesiyle de daha fazla dişin çıkmasını sağladı. Tek bir genin diş yapısı üzerindeki bu muazzam etkisi oldukça şaşırtıcı değil mi?
Bu keşiften sonra USAG-1 proteinini bloke eden bir antikor ilacı geliştirildi ve bazı dişleri olmayan fareler, bu ilaç sayesinde yeni dişlerine kavuştu. Yani bu tedavi, dünya çapında ilk kez yeni diş oluşumuna olanak sağladı.
Bu noktada şüphesiz akıllara gelen ilk soru, bunun insanlarda da mümkün olup olamayacağı.
Elbette ilacın farelerde işe yaraması, insanlar için de aynı etkiyi göstereceği anlamına gelmiyor ancak araştırmacılar, ilk etapta genetik faktörlerin etkili olduğunu düşündüğü anodonti rahatsızlığına sahip kişilere bu tedaviyi uygulamakta oldukça niyetli.
Yaklaşık 100 kişiden 1’inde görülen anodonti, 6 veya daha fazla dişi olmayan kişilerin sahip olduğu bir rahatsızlık. Büyük oranda genetiğin rol oynadığı tahmin edilen bu diş eksikliği, doğuştan veya sonradan da görülebilir ve çiğnemeden konuşma becerisindeki yetersizliklere kadar birçok olumsuzluğa sebep olur.
Farelerde olumlu cevap veren bu keşif, anodontiye sahip kişilerde de bariz etkiler gösterirse, çeşitli sebeplerden dişlerini kaybeden insanlar için de umut ışıkları yanmaya başlayacak.
Fakat insan ve hayvan anatomisi oldukça farklı ve uzmanlar, bu ilacın insanlar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini ayrıntılı bir şekilde gözlemlemek için kolları sıvamış vaziyette.
Takahashi ve ekibi, 2025’e kadar güvenlik çalışmalarının, 2028’e kadar ise doz çalışmalarının tamamlanması için çalışmalara başladı. Eğer her şey planlandığı gibi giderse 2030 yılında, kaybedilen dişler artık sorun olmaktan kurtulacak gibi görünüyor.