Yuvamızı, sokaklarımızı, dünyamızı paylaştığımız kedi ve köpeklerin kısırlaştırılması hem onların sağlığı için hem de insanlık için çok önemli.
Birazdan bahsedeceğimiz faydaları öğrendiğinizde siz de ne kadar gerekli bir şey olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Kedi ve köpekleri neden kısırlaştırmalıyız? Bir bir anlatalım.
Evcil hayvanlarımız üzerinden bahsedecek olursak…
Hayvanlar da insanlar gibi kansere yakalanabiliyor. Bilimsel araştırmalar, kısırlaştırmanın belli kanser türlerinin önüne geçtiğini ve hayvanların daha uzun, sağlıklı bir yaşam sürmesine katkı sağladığını ortaya koydu.
Özellikle dişi hayvanlarda meme tümörü sıkça görülüyor. Kısırlaştırmayla tümörün önüne geçiliyor. İlk kızgınlık döneminden önce kısırlaşan hayvanlarda meme kanseri riski %90’a kadar düşürülüyor.
Yine dişi hayvanlarda, rahim enfeksiyonları ve yumurtalık kanserlerinin önüne geçmek için alınabilecek en büyük önlem kısırlaştırma.
Öte yandan erkek hayvanlarda testis kanseri riski, kısırkaştırmayla tamamen ortadan kalkabilirken prostat hastalıklarının gelişme riskini azaltıyor.
Davranışsal faydaları yadsınamaz.
Kısırlaştırma, hayvanların daha sakin ve uyumlu olmalarını sağlıyor. Kısırlaştırılmayan hayvanlar, saldırganlık gösterebiliyor. İşte sokaklarda “saldırgan” diye etiketlediğimiz hayvanlar aslında belediyelerin ihmali sonucu o hâle geliyor.
Özellikle erkek hayvanlardaki agresif davranışlar, bölge işaretleme ve kaçma eğilimleri kısırlaştırmayla azalıyor.
Sokakta yaşayan hayvanların nüfus kontrolü için gerekli.
Önce hayvanları bize bağımlı kıldık, daha sonra yaşam alanlarını bırakmadık. Bu yüzden “doğa/doğal” diye bir ortam kalmadı, bu bağlamda kısırlaştırmayı da “doğalarıyla oynamak” olarak değerlendiremeyiz.
Kedi ve köpekler evcilleşerek insanlara bağımlı hâle geldiği için onların popülasyonlarını kontrol altına almamız gerekiyor. Aksi takdirde sokakta ve barınaklarda kötü yaşam koşullarına maruz kalarak hayatlarını eziyet içinde geçiriyorlar.
“Annelik, babalık duygusunu bir kere tatsın…” diyerek kendimizi kandırıyoruz.
Ne yazık ki hayvanların da bizim gibi özelliklere sahip olduğunu varsayıyoruz ve bunun yüzünden yanlış kararlar veriyoruz. Evet, hayvanlar çok iyi birer anne olabilir, yavrularına şefkat gösterebilir ancak onlarda insanlardaki gibi istenen bir “annelik duygusu” yok.
Aksine doğum süreci sancılı geçiyor, yavrularına bakarken zorlanıyor ve stresli oluyor, kendi bakımına vakit ayıramıyor…
Hepsinden öte, sokaklar ve barınaklar; sıcak bir yuva bekleyen milyonlarca hayvanla doluyken evimizdeki hayvanların üremesine zemin hazırlamak maalesef etik açıdan epey problematik bir konu.
Biz ne yapabiliriz?
Öncelikle evinizde bir hayvan varsa veterinerinize danışarak mutlaka kısırlaştırmalısınız. Bunun yanı sıra sokakta yaşamaya mahkûm hayvanlar için bağlı olduğunuz belediyeye göre siz de randevu alarak sokakta yaşayan hayvanların kısırlaştırmasını ve sonra yaşadığı yere geri bırakılmasını talep edebilirsiniz.
Kaynaklar: Brown University, The Humane Society of the United States, Ross University
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: