Biricik yuvamız Dünya’nın üzerinde yaşamamızı sağlayan şey, onun sahip olduğu eşsiz manyetik alandır. Bu manyetik alan zararlı güneş ışınlarının bize ulaşmasını engelleyen koruyucu bir kalkan görevi görüyor. Ancak okulda öğrendikten sonra sıklıkla unutulan bir bilgi var: Dünya’nın iki Kuzey, iki de Güney Kutbu vardır!
Bu iki kutuptan birisi, genel tabiriyle bildiğimiz Kuzey Kutbu’dur, ikinci Kuzey Kutbu ise manyetik alan eksenimizin sahip olduğu kutbumuzdur ve tam tersi şeklinde bir eşi de güneyde bulunur. Manyetik kutuplarımızın diğer kutuplarımızdan farkı ise hareket ediyor olmaları.
Karmaşık geldiyse bu resim size yardımcı olacaktır:
Yeşil eksen coğrafik kutuplarımızı, kırmızı eksen ise hareket halinde olup yarım tur atarak yer değişecek olan manyetik kutuplarımızı ifade ediyor. Gri ve eğri çizgiler ise manyetik alanımız.
Pusulaya baktığınızda kuzey olarak gördüğünüz doğrultu, Kuzey Kutbu’nun manyetik kesişme notasına aittir. Dediğimiz gibi bu nokta değişiyor ve sürekli hareket halinde olacak. Belki bir insan ömrü bu değişimi hissetmek için kısa bir süre, ancak manyetik Kuzey Kutbumuz, gün geldiğinde güney tarafıyla yer değiştirmiş olacak. Bunun sonuçları ise son derece hayati önem taşıyor.
Coğrafi Kuzey Kutbu ise elbette sabit kalıyor. Çünkü bahsettiğimiz değişim, insan gözüyle görülemeyen, pusula gibi fiziksel nesnelerle gözlemlediğimiz manyetik alan kaymasından yaşanıyor. Son yıllarda ise kutup kayması olarak adlandırılan bu olay, normalden daha hızlı gerçekleşiyor.
Geçtiğimiz 150 yıl içinde manyetik Kuzey Kutbu, 1102 kilometrelik bir kayma yaşadı:
Şu anda yılda 45 kilometrelik bir hızla kendisinin kuzey batısına kayıyor. Elbette aynı hareket, Dünya mıknatısının diğer yakasında Güney Yarım Küre’de de devam ediyor ve oradaki kayma, manyetik Güney Kutbu’nun kendi güneydoğusuna doğru hareket etmesine neden oluyor.
Bu durum, bilim insanı Alanna Mitchell’a göre pusulalarımızdaki sonuçtan daha fazlasını etkileyebilir. Hatta tarihte manyetik kutupların defalarca kez yer değiştikleri biliniyor. Evet yanlış okumadınız, daha önce manyetik kutuplar kaydılar ve güneyimiz kuzey, kuzeyimiz de güney oldu. Ancak o zaman dilimlerinde bizler yaşamadığımız için bunun farkına bile varamadık.
Bu kayma esansında Dünya’ın manyetik çeperi ciddi oranda zarar görebilir. Uzaydaki kansere neden olan zararlı radyasyonların bir anda yeryüzüne inmesi, elektrik şebekelerinin aniden yüksek akımla yok olması gibi senaryolar var. Tabii ki bu listeyi uzatmak mümkün. Öncesinde gelin biz olayın bilimsel yönüne bakalım.
Manyetik alan zarar görürse, ondan faydalanarak yaşamlarını sürdüren binlerce hayvan türünün de yok olacağını söylemek mümkün. Uzaydaki haberleşme sistemlerimiz, manyetik çeperin yokluğunda gelen sıcak ve yoğun güneş ışığına maruz kalarak muhtemelen kızaracaklardır. İçinde görev yapan astronotlar, çok büyük ihtimalle ölümcül bir kansere yakalanarak, şanslı olmaları halinde yeryüzüne dönüş yapabilirler. Modern yaşam tarzımız bir süre daha zorluklarla devam edebilir, yeryüzündeki hayatımızı belirli sınırlamalar ve önlemler altında sürdürebiliriz.
Kutup kaymasının en büyük kanıtı, Dünya’nın 5’te 1’ini kaplıyor:
Güney Atlantik Anomalisi olarak adlandırılan bir bölge var. Görünüşe göre bu alan içindeki manyetik alan zaten tersine dönmüş durumda ve 1840’lı yıllardan bu yana dikkatimizi çekiyor. İnsanoğlu olarak söz konusu 'tersine manyetik alan bölgesi'nin sürekli büyüdüğünü gözlemliyoruz.
Hubble Uzay Teleskobu dahil pek çok uzay aracımız, yörüngesel hareketlerini sürdürürlerken bu bölge üzerinden geçiş yaparken hassas elektronik sistemlerini kapatıyorlar. Uluslararası Uzay İstasyonu’nda görevli astronotlar, bu bölge üzerindeyken yüksek enerjili kozmik ışınlar tespit ediyorlar. Kötü haber: Güney Atlantik Anomalisi’nin alanı gittikçe büyüyor ve artık Dünya’nın %20.3’lük bir bölümünü kaplıyor. Yakında her hangi bir küçülme belirtisi de görülmüyor.
Yani bir kutup kayması sürecine başladık ya da bu sürecin çoktan ortasındayız.
Bilinen en son kutup kayması yaklaşık 780.000 yıl önce geçekleşti. Ondan önce gerçekleşen kaymaların arasında ise ortalama 300.000 yıllık zaman dilimleri vardı. Yani yeni bir kutup kayması için geçmesi gereken süre ikiye katlanmış ve üzerine on binlerce yıl geçmiş durumda. 65 milyon yıl önce gerçekleştiği bilinen ve dinozorlar dahil pek çok türün sonunu getiren son kitlesel yok oluştan bu yana ilk defa bu kadar uzun bir ara verildi.
Bilim dünyası böyle bir durumda henüz ne ile karşılaşacağımız konusunda net şeyler söyleyemiyor. Bugün bizi koruyan manyetik alanın %90’ı kadarını yok edebilecek bir değişimin ardından, en ufak bir Güneş fırtınasının sonuçlarını hayal etmek korkutucu.
Kutup değişimini insanoğlu olarak durduramayız. Fakat hasarı en aza indirmek için önlemler alabiliriz, hatta yetersiz geliyorsa gezegenimizi terk etmeyi bile göze alırız. Zaten alıyoruz. Mars’ın neden bu kadar önemsendiğini, ne görevi yaptığını bilmediğimiz sayısız uydunun ne için çalıştıklarını düşünmek ürkütmesin. Böyle şeylerin kabul edilemez gerçekliği, toplumu büyük bir kaosa sürükleyebilir.