Sinir sistemleri olmamasına rağmen bitkiler de görür, duyar ve koku alırlar. Bu duyumlar bir insanın algılayışından elbette farklıdır ancak temelde aynı amacı karşılar. Bitkilerin daha iyi beslenmek için ışığa doğru uzaması, yaşam döngüsünü devam ettirmek için yaprak dökmesi gibi fiziksel birçok değişim bu algılamalar sayesinde olur.
Uyaranlar aracılığıyla havadaki uçucu maddelerin algılanması kokuyu oluşturur. İnsanlar burunlarındaki sinir hücreleri sayesinde bu maddeleri algılarken bitkilerin kokuyu algılama ve tepkileri farklı şekillerdedir.
Kökeni Antik Mısır'a kadar dayanıyor
Eski Mısırlılar'dan bu yana özellikle meyveleri olgunlaştırmak için ısı, gaz, karanlık ya da diğer meyvelerden yararlanılmıştır. Ancak bu yöntemlerin ana kaynağı bütün bitkilerin yaşam döngüleri boyunca ürettikleri etilen adlı maddedir. Etilen; bitkilerin olgunlaşmasını, çiçek açmasını, meyve vermesini ve hatta yapraklarının dökülmesini sağlayan doğal bir bitki hormonudur. Bu hormon bitkilerin kuraklık ve yaralanma gibi çevresel baskılara verdikleri tepkileri düzenlemek üzere evrimleşmiştir.
Özellikle bazı olgun meyvelerin yoğun bir etilen gazı salgıladığı görülür. Bu doğal bitki hormonu sayesinde bitkilerdeki olgunlaşma süreci hızlı gelişir. Evrimsel süreçte bitkinin hızlı olgunlaşması, meyvelerin canlılar tarafından yenilip tohumlarının yayılmasını sağladığı için ekolojik açıdan oldukça faydalıdır. Olgun bir muzla bir arada bulunan henüz erginleşmemiş elma, armut gibi meyveler bu gazın kokusunu algılar ve olgunlaşma süreci hızlanır.
Siz de günlük yaşantınızda erginleşmesini beklediğiniz meyvelerin yanlarına bir olgun muz ya da elma koyarak etilen hormonundan yararlanabilirsiniz.