Tarihin en korkunç gemi kazalarından bazıları, modern mühendislik ve güvenlik önlemlerinin gelişimine rağmen hâlen hafızalarımızda tazeliğini koruyor.
Peki, bu kazalar nasıl meydana geldi?
MOL Comfort kazası, denizcilik dünyasında büyük bir etki bıraktı.
314 metre uzunluğundaki bu dev konteyner gemisi, Temmuz 2013'te Hint Okyanusu'nda seyrederken korkunç bir fırtınaya yakalandı ve 4.000'den fazla konteyner taşıyordu. Fırtına sırasında gemi, doğanın gücüne dayanamayarak ikiye bölündü.
Tüm mürettebat güvenli bir şekilde tahliye edildi. Kazada 4.293 konteyner kayboldu ve sigortacılara 300-400 milyon dolar arasında zarar verdi.
Bu olay, gemi tasarımı ve deniz güvenliği standartlarının yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Japon MOL firması, tasarım hataları nedeniyle geminin yapımcılarına karşı dava açtı.
Kazayı daha detaylı okumak istiyorsanız buraya tıklayabilirsiniz.
Kasım 2020'de, 350 metrelik devasa konteyner gemisi ONE Apus, Çin'in Yantian kentinden Kaliforniya'nın Long Beach kentine doğru yol alırken aniden bir fırtınaya yakalandı.
Bu büyük gemi, saatlerce süren güçlü rüzgâr ve dev dalgalara karşı yükünü bırakmamaya direndi. Ancak bu çabaya rağmen gemi, 1.816 konteyneri okyanusun derin sularına kaybetti ve bu olay yaklaşık 90 milyon dolarlık bir zarar meydana getirdi.
Her ne kadar gemi, yapısal hasar veya mürettebat kaybı yaşamadan yoluna devam edebilmiş olsa da bu tür kazaların tekrarlanmasını önlemek amacıyla ciddi onarım çalışmaları yapıldı.
ONE Apus'un onarımı ve kaybolan kargolar için ödenen tazminatlar, sigortacılara toplamda 200 milyon dolardan fazla maliyet getirdi. Bu olay, deniz taşımacılığında karşılaşılan risklerin boyutlarını gözler önüne serdi.
2012 yılının temmuz ayında MSC Flaminia, Amerika Birleşik Devletleri'nden Belçika'ya seyir hâlindeyken Kuzey Atlantik'te bir patlama yaşadı.
Falmouth'taki İngiliz sahil güvenlik tarafından alınan yardım çağrısına en yakın gemi olan DS Crown yanıt vererek mürettebatın büyük bir kısmını tahliye etti.
Ancak 23 kişilik mürettebattan bir kişi kayboldu ve tüm aramalara rağmen bulunamadı. Kurtarılan bir mürettebat üyesi ise tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Patlamanın nedeni, gemideki tehlikeli kargonun belgelerde doğru şekilde belirtilmemesi olarak açıklandı.
Kurtarma çalışmaları, çevreye zararlı olabileceği endişesiyle birçok Avrupa ülkesi gemiyi kendi sularına kabul etmedi.
MV Rena, 5 Ekim 2011'de Napier'den Tauranga Limanı'na giderken Yeni Zelanda kıyısındaki Astrolabe Resifi'nde karaya oturdu.
17 knot hızla seyreden gemi, 1.300'den fazla konteyner ve 1.733 ton ağır yakıt taşıyordu. Bu olay, ülkenin en büyük deniz çevre felaketi olarak yıllarca süren temizlik çalışmalarına yol açtı.
Araştırmacılar; kazanın nedenini, kaptan ve mürettebatın uygun seyir planlamaması, navigasyon/gözcülük uygulamalarını takip etmemesi ve gemi yöneticisinin yetersiz denetimi olarak belirledi. Kazada yaklaşık 200 ton ağır yakıt ve birçok konteyner denize döküldü.
21 Mart 2006'da Asya'dan Avrupa'ya giden Panamalı konteyner gemisi Hyundai Fortune, Yemen'in yaklaşık 100 km güneyinde büyük bir patlama yaşadı.
60 ila 90 konteyner denize düştü. Patlama, geminin kıç kısmında büyük bir yangına neden oldu ve 7 konteyner dolusu havai fişeğin de patlamasıyla yangın daha da büyüdü.
Gövdesinde 12 metrelik bir çatlak oluşan gemi, mürettebat tarafından tahliye edildi. Yangın söndürme çalışmaları yapılsa da Hyundai Fortune'daki yangın günlerce devam etti.
Hyundai Merchant Marine, gemiyi Salalah (Umman) limanına çekmek için bir römorkör kiraladı ve kurtarılabilir olan 2.249 konteyner boşalttı.
Kazanın nedeni ise hâlâ bilinmemekte. Yüksek dış sıcaklık veya bazı kargo maddeleri (kalsiyum hipoklorit veya havai fişekler) ile etkileşime giren bir yangın olabileceği düşünülmekte.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: