Koronavirüs vakaları ile ilgili yapılan çalışmalar, virüsün akciğerleri hedef aldığını gösteriyordu. Ancak yapılan yeni bir araştırma, hastalıktan kalbin de etkilendiğini ortaya çıkardı. JAMA Cardiology dergisinde 27 Mart’ta yayınlanan yeni bir çalışma, Wuhan’daki 5 koronavirüs vakasından 1’inde kalp hasarı görüldüğünü ortaya çıkardı.
Kardiyologlar, koronavirüsün kalbe zarar vermesi konusunda çeşitli senaryoların etkili olabileceğini söylüyorlar. İlk senaryo, koronavirüs vakalarında kalbin yeterli oksijen olmadığı için kan pompalamak için daha fazla mücadele ettiği şeklinde. İkinci senaryo ise koronavirüsün doğrudan kalbi hedef alıyor olabileceği şeklinde. Üçüncü senaryo ise virüsü ortadan kaldırmaya çalışan bağışıklık sistemi hücreleri ile ilgili.
Teksas Üniversitesi Sağlık Bilimleri Merkezi McGovern Tıp Fakültesi’nden Dr. Mohammed Madjid, koronavirüsün kalbi etkileyen tek virüs olmadığını söylüyor. New England Journal of Medicine dergisinde 2018 yılında yayınlanan bir çalışma, grip virüsünün kalp krizi riskini 6 kat arttırdığını gösteriyor.
27 Mart’ta Jama Cardiology’de yayınlanan çalışma, insanların zatürreden öte kalp komplikasyonları nedeniyle hayatını kaybettiğini gösteriyor. Çalışma, viral enfeksiyonların kalbin kan akşını bozabildiğini, düzensiz kalp atışlarına neden olduğunu ve sonuç olarak kalp yetmezliğine neden olduğunu ortaya koyuyor.
Kalbin bağışıklığı: İki ucu keskin kılıç
Johns Hopkins Tıp Fakültesi’nde önleyici kardiyolog olarak görev alan Dr. Erin Michos, daha önce kalp hastalığı olmayan koronavirüs vakalarında kalp hasarları gördüklerini söylüyor. Michos, koronavirüste tipik olmayan kalp hasarının artık artan sayıda görüldüğünü belirtiyor.
Dr. Michos, virüs genel olarak akciğerleri etkilese de virüsün kan dolaşımında da gezindiğini ifade ediyor. Virüsün kanla birlikte vicutta geziyor olması, diğer organları da etkileyebileceği anlamına geliyor. Bu da kalbin koronavirüsten etkilendiği anlamına gelebilir.
Hem kalp hem de akciğer hücreleri, anjiyotensin dönüştürücü enzim 2 (ACE2) olarak isimlendirilen bir yüzey proteini ile kaplıdır. Bu proteinler, koronavirüsün hücreye girebileceği kapılardır. Michos, bu enzimlerin iki ucu keskin bir kılıç olarak niteliyor. Bir taraftan virüsün hücreye girmesi için kapı görevi gören enzimler, diğer taraftan da hücrelerin korunması görevini yerine getirirler.
Vücuttaki dokular virüs saldırısı gibi bir durumda zarar gördüğünde, vücut iyileşmek için sitokin adı verilen küçük protein enflamasyon moleküllerini kan dolaşımına salgılar. Fakat bu bağışıklık tepkisi paradoksal bir durumun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu bağışıklık hücrelerinin fazla salgılanması, vücutta işlerin kötüye gitmesine neden olabiliyor. ACE2 enzimi, bu nedenle bağışıklık hücrelerinin vücudun hücrelerine zarar vermesini engelleme işini de yerine getirirler.
Ama vücuda giren virüs ACE2 enzimine bağlandığında bu proteinler koruma görevini yerine getiremezler. Bu da vücudun korumasını azaltır. Bu nedenle virüs, bir taraftan hücrelere zarar verirken öbür taraftan koruma alınmaması için bu enzimlere bağlanır.
Dr. Erin Michos, bu şekilde yoğun bağışıklık tepkisi veren koronavirüs hastalarının varlığının altını çiziyor. Michos, yüksek derecede enflamasyon belirtilerine sahip olan bazı hastalarda bahsettiğimiz seviyelerde enflamasyona işaret eden proteinlerin ortaya çıktığını söylüyor.
Michos, bu duruma “sitokin fırtınası” denildiğini belirtiyor. Sitokin fırtınası, kalp ve karaciğer de dahil olmak üzere tüm vücuttaki organların zarar görmesine neden olur. Bazı insanların sitokin fırtınasına diğer insanlara göre daha yatkın olup olmadığı belli değil. Ancak bilim insanları, genetik yatkınlığın sitokin fırtınasında etkili olduğunu düşünüyorlar.
Geçmişten gelen kalp rahatsızlıklarına sahip koronavirüs hastaları da olduğunu söyleyen Michos, bu hastaların daha fazla risk altında olduklarını belirtiyor. Michos, bu hastaların kalplerinin zaten çalışmakta zorluk çektiğini, koronavirüs nedeniyle yeteri kadar oksijen alamayan hastaların kalplerinin bu zorluğun altından kalkamayabileceğini söylüyor.
Koronavirüs tedavisi ve kalp komplikasyonları
Kardiyologlar troponin adı verilen bir protein kan testi kullanarak kalpteki hasarı belirleyebiliyorlar. Kalp hücreleri zarar gördüklerinde, troponini kan dolaşımına sızdırırlar. Bu şekilde kalp hasarı belirlemek mümkün olsa da kalbin ne tür hasar gördüğü anlamak hala o kadar kolay değil.
Kalbe hasar veren şeyin önemli olduğunu söyleyen Michos, hasarın kaynağına göre kalbe müdahale edilebileceğini belirtiyor. Örneğini virüs doğrudan kalbi hedef alıyorsa antiviral ilaçların kullanılması gerekir. Bunun yerine bağışıklık sistemi kalbe zarar veriyorsa, zararı azaltmak için immünosüpresan ilaçlar kullanılmalıdır.
Kardiyologlar, şimdi koronavirüsün tedavisinde kullanılan ilaçlar ve tedaviler konusu tartışıyorlar. Michos, daha fazla ACE2’ye sahip olmanın yararlı veya zararlı olup olmadığını anlamanın gerçekten zor olduğunu söylüyor.
Kardiyologlar arasındaki şu andaki fikir birliği, eğer hastalar bu ilaçları kullanıyorlarsa kullanmaya devam etmeleri yönünde. Amerikan Kalp Derneği ve Amerika Kalp Yetersizliği Derneği’nden yapılan açıklamada, ACE2’nin ayarlanması için kullanılan ilaçların doktorların aksi yönde tavsiyesi olana kadar hastalar tarafından kullanılması gerektiği belirtildi.
Benzer şekilde Avustralya ve Yeni Zelanda’dan uzmanların 3 Nisan’da Medical Journal of Australia’da yayınladıkları bir çalışmada hipertansiyon, kalp yetmezliği ve kardiyovasküler hastalığı olan koronavirüs hastalarının bu ilaçları kullanmaya devam etmesi tavsiye edildi.