Koronavirüs pandemisi nedeniyle yaşanan değişimlerin başında, evlerimizin dışına çıktığımız her an maske takma şartı yer alıyor. Bazı kişiler ise maske takmayı gereksiz bulduklarını ifade ediyor. Ne yazık ki sokaklar maskeleri koluna takmış, burnunu açıkta bırakan ya da maskeyi çenesine indiren insanlarla dolu.
Maske takmak herkesi korur
Temel olarak bir virüsün bir insanı hasta edebilmesi için belli bir yoğunlukta virüsle temas etmek gerekiyor. Ortamda bulunan virüs sayısı bu eşiği geçemediği sürece insanlara zarar veremiyor. Eşik kişiden kişiye, virüsten virüse değişiklik gösterebiliyor.
Daha önceki araştırmalara göre COVID-19’a sebep olan virüs uzun süre havada kalabiliyor. Ayrıca hızlı yayılan türde bir virüs olduğu için bulaşıcılığı da yüksek. Yeni çalışmalara göre özellikle kapalı alanlarda maske takmak, hastalığın yayılmasına ciddi anlamda ket vurabiliyor.Daha önceki çalışmalarda elde edilen virüs salınma rakamlarını ele alan bilim insanları, bu rakamlar üzerinden çeşitli senaryolar gerçekleştirdi. Hastalığa sahip birisi şarkı söylediğinde ya da şiddetle öksürdüğünde virüsler oldukça geniş bir alana yayılıyor.
Öte yandan kişiler maske taktığında, odada bulunan diğer kişiler sosyal mesafenin de korunması şartıyla ortalama seviyede nefes alırsa çok az virüs soluyor. Derin nefes alınan durumlarda, örneğin spor yaparken solunan virüs miktarı artabiliyor.
Sosyal mesafe büyük öneme sahip
Araştırmaya göre maske takmanın yanında sosyal mesafeyi korumak da hastalıktan korunmak açısından önemli rol oynuyor. Özellikle hastalık taşıyan birilerinin olma ihtimali yüksek olan ortamlarda mesafeyi mümkün olduğunca korumak büyük önem arz ediyor.
Maske takmak ayrıca virüs taşıyıcılarının da içinde bulundukları ortamı virüsle doldurmasını engelliyor. Yani pandemi sürecinin başlangıcından bu yana yapılan sosyal mesafe, el yıkama, maske takma ve hijyen uyarıları matematiksel modellere göre de çok önemli oluyor.
