Koşu Bandının, Öğrendiğinizde 'Vay Vay Vay' Dedirtecek Tarihsel Geçmişi

37
12
8
2
2
Koşu bandının tarihiyle ilgili bilgiler, spor salonlarında gördüğünüz bu cihazlara olan bakış açınızı tamamıyla değiştirecek.

Spor salonuna gidenler, egzersizlerine genelde koşu bandına çıkıp koşarak başlarlar. Aradan 10-20-30 dakika geçince artık bacaklarımız bitap düşmüş olur ve içten içe ‘bitsin artık bu işkence’ deriz. Hah, işkence demiştik değil mi? Evet, koşu bandının tarihine baktığımızda bu cihaz, aslında bir işkence metoduymuş.

Koşu bandı ilk olarak 1818 yılında İngiliz mühendis Sir William Cubitt tarafından icat edildi. Amacı ise mahkumların bunun üzerine çıkıp sürekli yürümelerini sağlamaktı. Yani cihazın altındaki tekerlekler döndükçe mahkumlar da yürümek zorundaydılar. Bu esnada azımsanmayacak ölçüde enerji üretiliyordu ve bu enerji su pompalanması ya da buğday öğütülmesinde kullanılıyordu.

Bu yöntem, hapishane yetkilileri tarafından olumlu olarak karşılanmıştı. Çünkü mahkumlar bu sayede hem topluma adapte ettiriliyorlar hem de değirmen taşı çevirme işini bedavaya getiriyorlardı. Napolyon Savaşları sonrası ekonomisi iyice çöken İngiltere için de olumlu bir gelişme olarak görülüyordu.

Ekonomi için gayet olumlu olan bu ‘işkence’, elbette mahkumlar için tam tersi yöndeydi. Bir mahkum, tahminen gününün ortalama 6 saatini bu tekerleklerin üzerinde yürüyerek ya da koşarak geçiriyordu. 

Cubitt’in bu icadı İngiltere’den ABD’ye kadar uzandı. İngiltere’de 50’den fazla hapishanede kullanılan bu yöntem, artık ABD’de de hatırı sayılır sayıda hapishaneye geçmişti. Mahkumlar bu işkence sebebiyle düzgün beslenememeye başlamışlar, vücutlarında oluşan kırgınlık ve sakatlık nedeniyle iyice bitap düşmeye başlamışlar.

19. yüzyılın sonuna kadar ceza olarak kullanılan bu yöntem, 1898 yılında çıkan hapishaneler yönetmeliği ile canice bir işkence olduğuna karar verilerek durduruldu. Fakat kim derdi ki yıllar sonra bu yöntem ABD tarafından patentlendirilecek ve farklı yöntemlerde kullanılacak?

1911 yılında ABD’de patentlendirilen koşu bandı, 1952 yılına geldiğimizde ise günümüzdeki formuna bürünmüştü. 1970’li yollarda ABD’de başlayan ‘koşu ve sağlıklı yaşam çılgınlığı’ koşu bandının tekrar ortaya çıkmasını sağlamış ve insanlar, evlerine kurdukları koşu bandlarıyla spor yapmaya başlamışlardı. 

Koşmaya başladıktan sonra ‘şu kilometreyi devireyim de ineyim artık’ demenize sebep olan koşu bandları, eminim ki gözünüze bundan sonra çok daha farklı görünecektir.

37
12
8
2
2
Emoji İle Tepki Ver
37
12
8
2
2