Kyoto, Japonya'nın tarihi ve kültürel mirasının en önemli sembollerinden biri. İkinci Dünya Savaşı sırasında bombalanmaktan kurtulmuş ve bu sayede birçok tarihi yapısını koruyabilmiş.
Şehrin bu özel durumu, zamanla kültürel ve estetik değerlerini koruma adına birtakım katı kuralları beraberinde getirmiş.
Bu binaların korunması ve şehir dokusunun bozulmaması için çeşitli önlemler alındı.
Parlak ve gösterişli renkler, geleneksel Japon mimarisi ve doğal güzelliklerle uyumlu olmayabilir. Bu sebeple şehrin tarihi dokusunu korumak için peyzaj yasası adı verilen özel bir yasa devreye sokmuşlar.
2007 yılında yürürlüğe giren yasa, şehirdeki dış mekân reklamlarını ve bina renklerini sıkı bir şekilde düzenlemekte.
Ayrıca sadece binaların yüksekliği ve mimari tasarımlarını değil, aynı zamanda dış reklamların rengini ve tasarımını da düzenlemekte.
Kyoto'da renk kullanımı, "munsell" renk sistemi kullanılarak düzenlenir.
Munsell sistemi, aslında kısaca hangi tonların kabul edilebilir olduğunu belirliyor. Genel olarak düşük doygunluk seviyelerine izin verilirken yüksek doygunluk seviyeleri yasaklanmış. Özellikle 21 farklı bölgenin her birinin kendine özgü kuralları vardır.
Bu kurallar, Kyoto'nun görsel olarak benzersiz olmasını sağlıyor. Ayrıca UNESCO Dünya Mirası Alanları da dahil olmak üzere şehrin genel görünümünü korumak adına çalışmalar yürütüyor.
Dünya çapında tanınan markalar bile Kyoto'nun renk kurallarına uymak zorunda.
7-Eleven, McDonald's ve Starbucks gibi şirketler, logolarının ve mağaza tasarımlarının Kyoto'ya uygun hâle getirilmiş versiyonlarını kullanıyorlar.
Kyoto'nun peyzaj yasasına uymayanlar 1 yıla kadar hapis cezası veya 500.000 yen (yaklaşık 4.000 dolar) para cezası ile karşı karşıya kalabilir.
Ayrıca iş yeri isimleri kamuoyuna açıklanıyor ve yasaya aykırı tabelalar kaldırılıyor. Öte yandan yasaya uygun davranan işletmelere çeşitli ödüller veriliyor. Ödüller, şehir dokusunu koruyan ve estetik açıdan başarılı bulunan tasarımları öne çıkarmayı amaçlıyor.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz:
