Bir sistemin başlangıç verilerindeki çok küçük değişiklikler bile kaos teorisinde büyük ve öngürlemez sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. Konuyu insanlara en basit şekilde anlatmaya çalışan Edward N. Lorenz'in meşhur örneğinde, Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpmasının ABD'de fırtınalara neden olabileceği söylenir. Bu nedenle de bu duruma kelebek etkisi adı verilmiştir.
Kelebek Etkisi yazı dizimizde çok küçük etkiye sahip ya da çok sıradan gözüken olayların nasıl büyük etkiler yarattıklarını açıklayacağız. Zaman zaman Dünya Savaşları'na gidecek, bazen bambaşka ülkelerde bazı olayları inceleyeceğiz. İlk konumuz ise bir yangının sonucunda dünyanın en büyük oyuncak firması olan LEGO.
Her şey 1924 yılında çıkan bir yangınla başladı...
Danimarka'nın Billund kasabasında yaşayan Ole Kirk Christiansen, I. Dünya Savaşı yıllarının sonrasında kendisine bir marangoz atölyesi açmıştı. Sadece ufak tefek marangozluk işleri yapmayan Christiansen, kasabadaki evlerin inşaatını da yapıyordu.
Aslında ilk yangından sonra Christiansen elindeki kaynakları kullanarak daha büyük bir atölye inşa etmişti. Her şey bir süre daha güllük gülistanlık diyebileceğimiz şekilde ilerlerken, Danimarka halkı da savaş sonrası yaşanan ekonomik toplarlanmanın keyfini sürüyordu.
Hiçbir ekonomik büyüme sonsuza kadar sürmeyeceği için o dönemdeki büyüme de benzer şekilde bir noktada takılmak zorundaydı. Gittikçe şişen balonun patlamasını bugün Büyük Buhran adıyla biliyoruz, ki bu olay yalnızca ABD'yi değil, neredeyse bütün dünyayı derinden sarstı. Christiensen içinse büyük problemler daha yeni başlıyordu.
Piyasayla birlikte ürünler de küçüldü
Büyük Buhran ile birlikte piyasalar küçülürken pek çok işletme de ya küçüldü ya da kapanma yoluna gitti. Zaten tek başına çalışan yetenekli Ole Kirk Christiansen, yaptığı ürünleri küçültme yoluna gitti. 1932 yılında da oyuncak üretimine odaklandı zira insanlar oyuncaklara büyük ilgi gösteriyordu.
1934 yılına geldiğimizde artık firma tamamen oyuncaklara odaklanmıştı. "Güzel oyun" anlamına gelen Leg Godt ifadesini kısaltarak LEGO ismiyle oyuncak markası haline geldi. Tekerlekli yeşil başlı gövel ördek firmanın kendi adını kullanarak ürettiği ilk oyuncaktı ve ahşaptı.
Firma bu dönemde Danimarka içinde çok ciddi bir büyüme yakaladı. Ülkede oyuncak pazarının bir zamanlar hakimi olan Almanlar işgale başlayınca Danimarkalılar yerli alternatiflere yönelmişti. Bir de o dönemde oyuncakların büyük kısmı metalden üretilirdi. Bütün dünya birbiriyle savaşırken kimse metalden oyuncak yapmaz, onun yerine mühimmat üretirler (Konserve kutularının da Transformers serisinin doğmasını sağladığı gerçeği var ama o başka yazıya sözüm olsun).
Yine Yangınlar Yine Ben
İkinci Dünya Savaşı yıllarında LEGO, elindeki malzemenin artık yetmemeye başladığını gördü. Öncelikle ellerindeki ağaç stokları bütün talebi karşılamaya yetmiyordu. Ayrıca tamirat ve altyapı çalışmalarından dolayı ülkede bulunan her parça metal bir fabrikaya işlenmeye gidiyordu.
Bu dönemde LEGO plastik bloklar üretmeye başlamıştı. Daha önce ahşap versiyonları bulunan ahşap inşa blokları aslında bir süredir plastikten de imal ediliyordu. Hatta Ole Kirk'ün görüştüğü baskı kalıp makinesi tedarikçileri, Birleşik Krallık'ta Kiddicraft tarafından üretilmiş bloklardan da getirmişti. Ole Kirk makineleri beğendiyse de selüloz asetat bloklara burun kıvırdı. Zira firmasının ana felsefesi olarak en üst seviye kaliteden asla taviz vermemeyi seçmişti.
Bir süre için hem ahşap hem de plastik oyuncaklar üreten LEGO'da tamamen plastik üretime dönme fikri tartışılmaya başlanmıştı. O dönemde yukarıda bahsettiğimiz ilk yangından sonra yapılan daha büyük ikinci tesis de tamamen yanıp kül oldu. Bu yangın bardağı taşıran son damla oldu ve LEGO, sadece plastik bloklar üretmeye başladı.
Bugün dünyanın en büyük oyuncak markası LEGO
LEGO, uzun yıllar boyunca teoride aynı oyuncağı üretmesine rağmen çok farklı koşullara uyum sağladı. Bazen takılıp tökezledi, bazen bütün rakiplerini gölgede bıraktı. Bugün ise her yaştan insanın oynayabildiği, nesillerden nesillere aktarabildiği büyülü bir plastik haline gelmiş durumda. LEGO o kadar meşhur ki Uluslararası Uzay İstasyonu'nda bile LEGO oyuncakları bulunuyor.
Ole Kirk Christiansen, kariyerinin ilk yıllarında bir marangoz olarak tanınmış olsa da hayatını belki de en ikonik oyuncağın yaratıcısı olarak tamamladı. Billund'daki yangın olmasaydı bugün belki de çok farklı bir oyuncak pazarı ve çok farklı yetişen nesiller olacaktı.