Mona Lisa’dan Vitruvius Adamı’na, Son Akşam Yemeği’nden tank prototiplerine kadar Leonardo Da Vinci’nin her sanat eseri birer ikon niteliğinde. Sanatçılık, onun tek unvanı da değil; kendisi aynı zamanda bir müzisyen, mühendis, bilim insanı ve matematikçiydi. Kendisinin bilimsel teorilerinin birçoğunun modern bilime de uygun olan temeli olduğu keşfedildi ve sanat eserleri de sanat tarihinde silinmeyen bir iz bıraktı.
Michelangelo ve Raphael ile birlikte Leonardo da Vinci, İtalyan Rönesansının temel taşlarından biri olarak kabul edilir. 1452 doğumlu olan bu deha, sanatın bu büyük döneminin patlak verdiği tarihte ortaya çıktı ve kariyeri boyunca insanoğluna günümüzde dahi kullandığımız bazı şeylerin temelini kattı.
Bu muhteşem dâhinin hayatı hakkında sahip olduğunuz bilgiyi hiç düşündünüz mü? Bu adamın bilgiye olan açlığı nereden geliyor? Bu adam nereden geliyor? Gelin Leonardo Da Vinci’nin hayatı hakkında daha fazla bilgiye sahip olacağınız bu listemize beraber girişelim.
Leonardo Da Vinci’nin daha önce hiç duymadığınız yönleri:
Leonardo Da Vinci’nin bir soyadı yoktu:
(İtalya, Vinci)
Her ne kadar ona ‘da Vinci’ diye hitap etsek de Leonardo’nun bir soyadı yoktu. ‘Da Vinci’, Türkçeye tam olarak “Vinci’den” olarak çevriliyor, yani onun geldiği yeri temsil ediyor. Bu durum o dönemde çok yaygındı. Leonardo’nun hayatı sırasında üst düzey sosyetelerde ve soylularda soyadı kullanımı vardı ancak 16. yüzyılın ortasına kadar halka inmemişti. Bu yüzden birçok müzede ve akademik kitapta kendisine sadece ‘Leonardo’ şeklinde hitap ediliyor.
Kendisi gayrimeşru bir çocuktu
(Leonardo Da Vinci'nin çocukluğuna dair bir illüstrasyon)
Leonardo, Floransalı zengin bir noter olan Sör Piero ile Caterina adında genç bir köylünün evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya geldi. Leonardo'nun annesi, doğumundan kısa bir süre sonra bir zanaatkarla evlendi. Leonardo, Sör Piero'nun meşru oğlu olarak muamele gördü ve ailesinin malikanesinde büyüdü. Ayrıca babasından kendisinden çok daha küçük olan ve çok az iletişim kurduğu 12 üvey kardeşi vardı.
Leonardo, düzgün ve tam bir eğitim almadı
(Leonardo Da Vinci'nin gençliğine dair bir illüstrasyon)
Böyle bir dehaya sahip olmasına rağmen Leonardo’nun resmi bir eğitim sürecinden geçmediğini öğrenmek sizin için biraz şaşırtıcı olabilir. Okuma, yazma ve aritmetiğin temellerini okulda öğrendi tabii ki ancak sonrasındakilerin hepsi kendi kendine kattıklarıydı.
Örneğin o zamanlar akademisyenlerin dili olan Latince, büyük ölçüde onun kendi kendine öğrendiği bir şeydi. Kendisinin tutkulu olduğu bir konu olan ileri matematik, hayatına ancak 30’lu yaşlarında kendini bu konuya adamaya başladığında girmişti.
Çok fazla resim yapan birisi değildi
(Da Vinci'nin insan vücuduna dair yaptığı çalışmalardan biri)
Leonardo da Vinci her ne kadar tüm zamanların en iyi sanatçısı olarak anılsa da kendisinin sanatsal dışavurumu aslına bakarsanız bir hayli az. Kendisinin bugüne kadar ulaşan sadece 17 adet sanat eseri bulunmakta.
Bunun bir sebebi onun aklının sürekli bir konu ile meşgul olması. Sürekli bilimsel araştırma yapan ve mühendislik faaliyetleri uygulayan Leonardo, o kadar uzun ‘bilim meditasyonlarına’ giriyordu ki kendisine gelen resim yapma tekliflerini geri çeviriyordu.
15 yaşından itibaren çıraklık yapmaya başladı
(Andrea del Verrochio)
O zamanlar yaygın olan bir şekilde Leonardo, sanatsal eğitimine bir genç olarak başladı. Babasının itibarı sayesinde 15 yaşındayken saygın sanatçı Andrea del Verrochio’nun stüdyosunda çırak olarak çalışmaya başladı.
Burada sadece ressamlığın ve heykeltıraşlığın temellerini değil, aynı zamanda mühendislik ve teknik sanatları da öğrendi. Teknik sanatlar arasında kimya, çizim, metalürji ve metal işleme gibi konular yer alıyor.
Aynı zamanda Antonio Pollaiuolo’nun atölyesinde de çalışan Leonardo, 20 yaşında Floransa’nın ressamlar loncasına kabul edildi ancak sonraki 5 yılını Verrochio’nun vesayeti altında geçirdi. 25 yaşından sonra ise kendi stüdyosunda kendi hayatına devam etti.
İnsan vücuduna çok fazla ilgi duyuyordu
(Vitrivius Adamı)
Leonardo da Vinci'nin bilgiye olan açlığı insan vücudunu da kapsıyordu. Halihazırda var olanı incelemekle yetinmedi ve Milano, Floransa ve Roma'daki hastanelerde 30 kadar insana otopsi gerçekleştirerek bilgisini derinleştirdi.
Anatomiye olan tutkusu o kadar büyüdü ki, sanatsal çalışmalarını nasıl etkilediğinden bağımsız olarak, onun için kendi çalışma alanı haline geldi. Erken yaşlardan itibaren sadece anatominin yapısıyla ilgilenmekle kalmayıp aynı zamanda fizyolojik araştırmalara da başladı.
Beynin, kalbin ve akciğerlerin vücudun çekirdeği olarak nasıl işlev gördüğünü gösteren çizimleri hala bilimde büyük bir başarı olarak anılıyor. Aslında anatomik çizimleri, modern bilimsel illüstrasyonun temelini oluşturmaya bir hayli yardımcı oldu.
Bill Gates’de Leonardo da Vinci’nin not defteri bulunuyor
Bilgiye bu denli aç bir insanın aynı zamanda üretken bir yazar olduğunu tahmin etmek zor değil. Leonardo’nun defterlerinin çoğu British Library ve Victoria Albert Museum gibi önde gelen kurumlarda yer alıyor.
Ancak defterlerinden bir tanesi, 20 ve 21. yüzyılın önde gelen ‘dehalarından’ birinin elinde bulunuyor. Leonardo’nun Codex Leicester olarak da bilinen Codex Hammer isimli not defteri, Bill Gates tarafından 30,8 milyon dolara satın alındı.
(Codex Hammer)
72 sayfalık defterde 1506-1510 yılları arasında yazılmış anılar ve bilgiler bulunuyor. Bu not defteri gökyüzünün mavi olmasının nedenlerinden Ay’ın parlaklığına, suyun hareketinin işleyişinden fosillerin nasıl oluştuğuna kadar birçok bilimsel konu barındırıyor.
Kendisinin en büyük eseri, savaş dolayısıyla mahvoldu
(Gran Cavallo)
Leonardo, Mona Lisa ve Son Akşam Yemeği gibi ikonik sanat eserleriyle tanınır, ancak ne yazık ki insanlığa sunacağı en büyük eserini asla tam olarak bitiremedi. 1482'de Leonardo, Francesco Sforza'yı onurlandıran devasa bir binicilik heykeli için Milano'ya gitmek adına Floransa'dan ayrıldı.
Bu heykel tamamlandığında, Donatello ve Leonardo'nun eski akıl hocası Verrocchio tarafından yapılan Rönesans'ın diğer iki binicilik heykelinden daha büyük olacaktı. 16 metreden daha uzun olacaktı ve Sforza’nın oğlu Milan Dükü emriyle yapılacaktı. Leonardo, Gran Cavallo (Büyük At) takma adı verilen projede tam 17 yıl çalıştı.
(Francesco Sforza)
12 yıl sonra yani 1493'te, heykelin kilden bir modeli sergilendi ve Leonardo da Vinci, onu bronza dökmek için ayrıntılı planlar üzerinde çalışmaya başladı. Ne yazık ki heykel için kullanılacak olan metal, Fransız işgali tehdidi yakın olduğu için top ve silah üretmek adına kullanıldı.
Dük de 1499'da devrilince ve Fransız birlikleri şehri işgal edince, Rönesans'ın en büyük anıtlarından biri olacak olan bu heykel biz insanoğlundan çalınmış oldu.
Askeri bir mimar ve mühendis olarak da görev yaptı
Binicilik heykeli hadisesinden sonra Leonardo, Papa Alexander VI’nın oğlu Cesare Borgia ile bir anlaşma yaptı. Cesare, papalık ordusunun başkomutanıydı ve kontrolü elinde tutmak için uyguladığı acımasız yöntemleriyle tanınıyordu.
Leonardo kıdemli askeri mimar ve genel mühendis unvanıyla 10 ay geçirdi. Bu süreçte günümüzdeki tankın ve helikopterin temellerini atan projeler oluşturdu. Kendisi ayrıca modern kartografiye ışık tutacak birçok şehir planı ve topografi haritaları çizdi.
Hayatının son yıllarını doğduğu ülke olan İtalya’da değil, Fransa’da geçirdi
(Da Vinci'nin Fransa'da son yıllarını geçirdiği ev)
Leonardo 60 yaşındayken siyasi karışıklık nedeniyle Milano'dan ayrılmak zorunda kaldı. Bu onu, Papa'nın kardeşi Giuliano de'Medici tarafından ağırlandığı Roma'ya götürdü. Leonardo Roma'da iş bulmayı umarken, Raphael ve Michelangelo gibi diğer sanatçılar Papa için komisyonlar üzerinde sıkı çalışıyordu, ona ise sadece bir maaş bağlandı ve kendi haline bırakıldı.
Bu durum, Leonardo'yu büyük ölçüde hüsrana uğrattı ve ondan beş yıl sonra, Fransa kralının gelip kendisi için çalışma teklifini memnuniyetle kabul etti. 1516'da 65 yaşında İtalya'dan ayrıldı ve bir daha arkasına bakmadı. Fransa'dayken fazla resim yapmasa da bilimsel projeleri üzerinde çok zaman harcadı.
(Collegiate Saint Florentin Kilisesi)
Fransa'ya geldikten sadece birkaç yıl sonra öldü ve Château d'Amboise'deki Collegiate Saint Florentin Kilisesi'ne gömüldü. Ne yazık ki, kilise Fransız Devrimi sırasında hasar gördü ve 1802'de yıkıldı. Mezarlar da tahrip olduğu için tarihçilerin Leonardo da Vinci’nin mezarının nerede olduğunu bilmesini zorlaştırdı.