Süper kahraman filmlerini sevin ya da sevmeyin, ortada büyük bir başarı var. Marvel bir çizgi roman şirketi olarak başladığı yolculuğa, artık bir sinema devi olarak devam ediyor. Disney’in kültür endüstrisi girişimlerine adeta jet motoru takan Marvel filmleri, son 13 yıldır milyonlarca insanı peşinden koşturuyor.
Artık neredeyse baştan sonra görsel efektlerden ibaret şeyler görüyoruz. Ancak asıl ilginç detay bu değil, Harvard Üniversitesi tarafından yapılan bilimsel bir araştırma... Evet, birileri Marvel’in sinema başarısını bilimsel olarak araştırdı. Sonuçlar ise sadece Marvel hayranlarını değil, herkesi yakından ilgilendiriyor.
2018’de, henüz 20 Marvel filmi yayınlanmış durumdayken araştırmaya koyulan bilim insanları, bu filmlerde görev alan yapımcı, yönetmen ve yazarlarla toplamda 338 görüşme gerçekleştirdiler. Elbette bilim insanları çekilen her popüler Marvel filminin senaryosunu, görsel niteliklerini analiz ettiler.
Hatta ve hatta bir kısmını filmlerden tanıdığınız 1023 oyuncu ve 25 bini aşkın kamera arkası çalışanından da görüş topladılar. Eleştirmenlerin yazdıkları incelemeleri de sürece dahil eden Harvard’lı bilim insanları, sinematik evrende girmedik yer, çalmadık kapı bırakmadılar. Sonuç olarak, Marvel filmlerinin başarı nedenleri bilimsel olarak ortay çıkmış oldu.
Marvel filmlerinin başarılı olmasını sağlayan birbirine bağlı 4 neden:
1. “Deneyimli-deneyimsiz” yönetici tercihi yapmak:
Örnek vermek gerekirse; Taika Waititi ismini hatırlayalım. Daha önce farklı dizilerde birkaç bölüm yönetmenlik yapmış ve 2011 yılında çıkan -kimsenin de beğenmediği- Green Lantern filminde yan bir rolü oynamıştı. Daha önce hiç süper kahraman filmi çekmemiş, ancak bir iki kez bağımsız filmler üretmiş, tanınmayan bir isimdi. Yani başarılı işler yapmıştı ancak popüler bir iş yapmamıştı.
Waititi, kendisini Thor: Ragnarok’un yönetmenlik koltuğunda bulunca, ortaya bambaşka, beklentilerin ötesinde bir film çıktı. Ragnorok, İskandinav mitolojisinde kıyameti anlatıyordu, ancak filmde komedi ağırlığı vardı. Bir kıyamet hikâyesini Waititi'nin etkisi nedeniyle gülerek izledik. Bir başka deyişle Marvel, deneyimli olan, ancak kendi kulvarında bulunmayan isimleri sürece dahil etti. Ayrıca onların üretim aşamalarında yaptıkları işlere burnunu sokmadı.
Aynı zamanda set çalışanlarının geneli tecrübesiz, genç ve heyecanlı insanlardan oluşuyordu. Neredeyse her çalışan sete gelirken Robert Downey Jr. ya da Scarlett Johansson gibi isimleri görmenin heyacanını taşıyordu. Onların bu heyacanı da iş ortamına bir sinerji olarak yansıyordu. Marvel, bu konuda da stratejik bir adım atmıştı.
2. İzleyicilerde merak duygusunu uyandırmak, teorilere teşvik etmek:
Aslında bu konuda söyleyecek pek söz yok. Hemen hemen her film tamamlandıktan sonra, bazı parçaların eksik kaldığını görüyorduk. Ayrıca her filmin ardından ek sahnelerle birlikte film hakkında kafa yormamız için pek çok done verildi. Teoriler üretildi. Hatta teori üretme sürecine oyuncular da dahil oldu. Hatta bazen Hulk’a hayat veren Mark Ruffalo gibi isimler, henüz filmler vizyona girmeden bazı şeyleri ağzından kaçırarak beklenti yarattılar. İlgi ve merak 13 yıl boyunca sürekli hale getirildi.
3. Disney’in teknolojik yaratıcılığı ve inovasyon başarısı:
Disney aslında günümüzün en iddialı teknolojilerini geliştiren şirketler arasında. Yukarıdaki videoda gördüğünüz insansı robotların başarısı, sadece Marvel filmlerindeki gerçekliğini arttırmak içindi. Disney’in kamera teknolojileri dışında görsel efektler içinde yaptığı ciddi yatırımlar bulunuyor. Marvel filmlerinde kullanılan neredeyse her görsel efekt teknolojisi, sinemada ilk defa kullanılmış oluyor, sonradan bir standart haline geliyor.
4. Filmlerin formülüyle sürekli oynamak, nasıl yani?
Bundan 15 yıl kadar önce insanlara süper kahraman filmlerini sorduğunuzda genelde aynı şeyi söylerlerdi: Kusursuz ve güçlü bir karakter, kendisinden daha güçsüz bir düşmanla karşılaşır. Onu ya zekasıyla ya da kas gücüyle alt eder. Vurdulu, kırdılı ve mutlak zeferle sonuçlanan filmler…
Peki Marvel evreninde neler gördük? Kusurlu, hatalar yapan, insansı özellikler taşıyan ve %100 güçlü olmayan karakterler. Her birinin kendisine has güçsüzlükleri vardı. Tony Stark bencildi, dönüştü ve babacan bir karakter haline geldi. Onun gibi pek çok karakterin aslında kendi kusurlarıyla olan savaşlarını izledik. Her filmde farklı bir Tony Stark’a şahit olduk, formül sürekli değişti. Aynı değişiklik diğer karakter filmlerinde ve Avenger ana serisinde de vardı.
İnsani yönü ağır basan dramalar gördük. Bazı replikler, çoğu savaş sahnesinden daha çok aklımıza kazındı. Mesela şunun gibi:
“Seni 3000 kez seviyorum”