Koronavirüs salgınından korunmak birçok insan düzenli olarak maske takmaya başladı. Birçok ülke yönetimi de belli alanlarda maskelerin kullanımını zorunlu hale getirdi. Ülkemizde de market ve çalışma alanları gibi insanların toplu olarak bulunmak zorunda olduğu yerlerde maske takılması zorunlu hale getirildi. Ancak maskeler hakkında tartışma bilim dünyasında hala devam ediyor.
Koronavirüs salgınının ilk günlerinde pek çok ülkedeki bilim insanları maskeleri sadece sağlık çalışanlarının kullanmasını öneriyordu. Ancak salgın yayılmaya devam edince birçok kurum maskelerin kullanımını önermenin yanında evde yapılacak maskelerin nasıl olması gerektiğine dair rehberler yayınladı.
Şimdide maskelerin koruyucu etkisinin olup olmadığını anlamak için iki yeni çalışma yapıldı. İki çalışmanın sonuçları maskeler hakkında soru işaretlerini gidermek yerine daha da büyük soru işaretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
İki çalışma, iki farklı sonuç
Güney Kore’den bilim insanlarının yaptığı ve Annals of Internal Medicine’de yayınlanan çalışma oldukça dar bir kapsamda yapıldı. Onaylanmış 4 koronavirüsü hastası ile yapılan çalışmada, her hastadan 20 cm mesafeden petri kabına öksürmesi istendi. Çalışmaya katılan katılımcılar maske olmadan, cerrahi maske kullanarak ve ev yapımı bir bez maske ile petri kabına öksürdüler.
Araştırmanın sonuçlarına göre maskelerin hiçbiri petri kabındaki virüs miktarında önemli bir değişiklik sağlamadı. Çalışmanın bu sonucu maske kullanmanın gereksiz olduğunu düşündürüyor.
Ancak çalışmaya katılan katılımcı sayısının çok az olması ve farklı mesafelerde denemenin yapılmamış olması, çalışmanın sonuçlarının tamamen güvenilir olmasını engelliyor. Daha fazla katılımcı ile ve 20 cm’den farklı mesafelerle yapılacak deneyler farklı sonuçları ortaya çıkarabilirdi.
Hong Kong Üniversitesi’nden bilim insanlarının önderlik ettiği ikinci çalışmada ise bir insanın ağzından çıkan her şeyi yakalayan bir filtre ve maske ile karşılaştırma yapıldı. 400’den fazla katılımcının yer aldığı çalışmada ilk çalışmadan çok farklı sonuçlar ortaya çıktı.
Araştırmacılar, çalışmalarında grip virüsü ve rinovirüs adı verilen bir virüs dahil olmak üzere bütün virüslere odaklandılar. Çalışmada, insanların önce filtreyle daha sonra maskeyle nefes almaları sağlandı. Daha sonra maske ve filtreler incelendi.
Yapılan incelemenin sonucunda cerrahi maskelerin bir kişinin ağzından çıkan damlacıklar şeklindeki grip virüslerini yakaladığını ancak aerosollerin geçişini önlemediği belirlendi. Rinovirüs tarafında ise damlacık veya aerosol formunda virüslerin iletiminde bir değişiklik olmadığı görüldüğü.
Ancak koronavirüse gelindiğinde işler değişmiş görünüyor. Çalışmanın sonuçlarına göre cerrahi maskeler koronavirüsün hem damlacıklar hem de aerosol formlarında geçişini durdurdu. Yapılan testlerde katılımcılarda yeni koronavirüs parçacıkları bulunmadı.
İki çalışmanın birbirinden farklı sonuçlar ortaya çıkarması tabii ki katılımcı sayısınındaki değişimle açıklanabilir. Ancak yine de iki çalışma maskeler konusundaki tartışmaları bitirecek gibi görünmüyor. Bu nedenle uzmanların önerilerine uyarak toplu alanlarda maske kullanımına devam etmek salgının ilerlememesini sağlamak için faydalı olabilir.