Bu renklerden en baskın olanı hiç kuşkusuz 'yeşil' renktir. Yeşil, aklın sembolüdür. Mesela sanal bir ortamdan ibaret olan ve aslolanın yalnızca 'akıl' olduğu, kuralların akıl vasıtasıyla eğilip bükülebildiği Matrix, yeşil ağırlıklıdır. Anımsayabileceğiniz üzere ilk filmdeki Ajan Smith karakterinin takım elbisesi de yeşile yakın bir renkteydi; ancak ikinci ve üçüncü filmlerde Ajan Smith, artık sistemin bir parçası olmadığından, elbisesinin rengi de öteki ajanların aksine siyah renge dönüşmüştür.
Yeşilin ardından göze çarpan bir başka renk ise mavidir. Mavi, gerçekliği sembolize ediyor. Hovercraftlar’ın iç kısmı, gezindikleri kanallar, Zion‘daki ana liman gibi mekanların tamamı mavimsi bir tondadır. Bedenin hakiki dünyadaki varlığıyla aklın Matrix içindeki savaşı, birbirinden bu iki renk ile ayrılır. Nitekim ilk film bu çatışma üzerine kuruludur zaten.
Kırmızı renge ise, makinelerin gözlerinde, Matrix ekini olan insanların küvezlerinde ve üçüncü film (Matrix Revolutions) Merovingian ile Persephone‘un kıyafetlerinde tanık oluyoruz. Bu renk öbür 3 renge kıyasla bir gerçeklik haline işaret etmiyor. Lakin bozulmuşluğun simgesi. İkinci filmin başında gözaltına alınan 'Morpheus' karakterinin kıyafeti de kırmızı. Keza Commander Lock‘a muhalefet eden ve Morpheus’le birlikte hareket etmeyi seçen kaptanlar da (ekipleriyle beraber) konsey toplantısında kırmızı renk kıyafet giymekteler.
Son olarak beyaz... Onu bilinmeyenin ve gizemin rengi olarak görüyoruz. Neo ikinci filmde kaynağa giriş yaparken, üçüncü filmde ise tren istasyonunda uyanırken baskın renk beyaz. Anahtarcı ve Seraph ile girdikleri programdaki arka kapıların bulunduğu koridor beyaz. Ve ayrıca Smith yok edilirken parlayan ışıkların da beyaz olduğunu özellikle belirtmek gerekir.