İnsanların İtalya, Kosta Rika, ABD, Yunanistan ve Japonya’da nasıl böyle uzun yaşadıkları merak konusu hâline gelirken aslında hepsinin de ortak noktaları var…
Ortalama bir insan ömrü 70-80 iken bu ülkelerdeki bazı bölgelerde insanlar en az 100 yaşına kadar yaşıyor. Ve sebebi de gamsızlık değil!
Araştırmacılar, mavi kuşak ülkelerinin ortak özelliklerini bir araya getirdiler.
İtalya’nın Sardunya’sı, Yunanistan’ın Ikaria’sı, Kosta Rika’nın Nicoya Yarımadası, ABD’nin Loma Linda’sı ve Japonya’nın Okinawa’sı “mavi kuşak” olarak adlandırılan yerlerdir. Bu bölgelerde insanlar, olağanüstü yaşam süreleriyle meşhur. Üstelik hepsinin de ortak birkaç özelliği var. Acaba uzun yaşamın sırrı, bu ortak özellikler mi?
Mavi kuşak insanları, spor salonlarına gidip ağır egzersizler yapmıyorlar. Evet, doğru okudunuz. Biz, haftanın belirli günü “sağlıklı” yaşam için spora koştururken onların yaşamları aslında “doğal” bir hareketlilikle geçiyor. Bu hareketlilik bizim için bir zorundalıkken onlar için yaşam biçimi hâline gelmiş durumda.
İnsanların hayatlarında bir amaçları var.
Mavi kuşak bölgelerinde insanlar, tabiri caizse boş bir hayat geçirmiyorlar. Okinawa’da buna "ikigai", Nicoya Yarımadası’nda ise "plan de vida" deniyor. Bu kelimelerin ortak özelliği ise her sabah güne bir amaçla başlamayı ifade etmesi. Üstelik araştırmalar, yaşamın bir amacına sahip olmasının ortalama yaşam süresini 7 yıl uzattığını gösteriyor.
Stres elbette olur, önemli olan onunla baş edebilmek. Mavi kuşak insanları, stresi yönetmekte oldukça başarılılar. Her bölgenin kendilerine has deşarj olma yöntemi var. Yaşamın her anında yakamızı bırakmayan stres, onlar için “aşılabilir” görülüyor.
Sağlıklı yaşam eşittir iyi bir beslenme demek.
Maalesef biz bu durumu fazla ciddiye almıyor, önümüze ne gelirse yemek istiyoruz. Ancak yemeği yerken “doyma” hissini yaşamamak, yaşamaktan daha sağlıklı olabiliyor. Gereksiz kalori, gereksiz stres ve ağırlık demek. Bu alışkanlık, mavi kuşak ülkelerinde yaygın olduğu için yaşam kalitelerini de abartısız bir yeme alışkanlığıyla artırıyorlar.
Beslenme demişken, bu ülkelerdeki beslenme alışkanlığı meyve ve sebze ağırlıklı. Kırmızı etin tüketimi sınırlı, bunun yerine balık, keçi sütü ya da peyniri ve tam tahıllı yiyecekler tercih ediliyor. Su ise beslenme düzenlerinin en temelinde yer alıyor.
Bu bölgelerdeki insanlar dini inanca sahip.
İnanç temelli toplulukların bir parçası olabilmek, kişileri psikolojik ve fizyolojik olarak daha iyi hissettirebiliyor. Araştırmalar da gösteriyor ki dini hizmetlere katılan insanların yaşam süreleri 4-14 yıl arasında uzayabiliyor. Aslında amaç, herhangi bir inanca sahip olmak.
Ayrıca bu bölgedeki insanların sosyal bağları çok güçlü. Aile içerisindeki iletişim, güçlü aile bağları bireyin daha sağlıklı bir yaşam sürmesine mental olarak yardımcı olurken, sosyal bağlar da önemli bir moral ve motivasyon katkısı sağlıyor.
Görüldüğü gibi aslında sağlık, sadece genetik değil; yaşam tarzı ile ilgili de yakından ilgili. Nasıl yaşayacağımıza karar veren de yine bizleriz…
İlginizi çekebilir: