Zamanın ilk ultra lüks otomobil üreticilerinden olan Maybach, aslında Mercedes-Benz ile ortaklığından ziyade ayrı bir markaydı.
Bir dönemin ultra lüks efsanesi olan Maybach, neden geri planda kaldı?
Maybach, otomotiv dünyasında lüksün ve zarafetin simgesi olarak bilinen bir markadır.
Almanya'nın köklü otomobil üreticilerinden biri olarak Wilhelm Maybach ve oğlunun 1909 yılında kurduğu bu marka, başlangıçta bağımsız bir otomobil üreticisi olarak ortaya çıktı. Ancak Maybach, tarih yolculuğunda birçok dönüşüm geçirdi.
Wilhelm Maybach, otomobil endüstrisindeki kariyerine Daimler Motoren Gesellschaft'da teknik bölümde başladı ve bir süre sonra bu şirketten ayrılarak kendi markasını kurmaya karar verdi. 1875’te de atölye müdürü olan Gottlieb Daimler, Maybach’ı yanına aldı.
İkili, 1883’te içten yanmalı bir motor geliştirmek üzere çalıştılar.
1885’te ise patentini aldıkları dünyanın ilk motosikletini oluşturdular. Daha sonra, bu motoru modifiye ederek bir at arabasında kullandılar. 1889’da ikili, “Wire Wheel Car”ı piyasaya sürerek Daimler atölyesinde geliştirilen ilk otomobili çıkardılar.
Bu araçta ilk kez kullanılan vitesli manuel şanzıman, otomobil tasarımlarında da devrim yarattı. Büyük başarılara imza atan ikili, 1890’da 'Daimler Motor' fabrikasını kurdular. 1893’de Daimler’in hastalanıp şirketten ayrılması üzerine Maybach da teknik direktör olarak yoluna devam etti.
Maybach, zamanla çığır açan icatlar gerçekleştirdi.
1897'de, dönemin Avusturya-Macaristan konsolosu Emil Jellinek, fabrikayı ziyaret ederek üretilen otomobillerden birini satın aldı. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra fabrikaya tekrar gelen Jellinek, bir yarış arabası alarak 1899 Semering Yarışı’nda birinci oldu.
Bu birincilikten sonra fabrikaya değeri 550.000 Mark olan 36 tane araç sipariş verir. Ancak tek bir şartla…
Araçların ismi, en büyük kızının ismini taşıyacaktı: Mercedes.
Maybach ise tahmin edeceğiniz üzere bu teklifi kabul etti. Son yüzyılın en büyük araç üreticisinin adı da aslında buradan geliyor.
1926’da ise Daimler şirketi, Carl Benz’in şirketi ile birleşti ve Daimler-Benz olarak yoluna devam etti. Maybach ise kendine ait bir marka kurmak için yoluna devam ettii.
1909'da oğluyla Maybach şirketini kurarak Zeppelin hava araçlarına motor üretmeye başladılar.
Ancak I. Dünya Savaşı’nın ardından Versay Antlaşması’na göre Zeppelin üretimi Almanya’da yasaklandı. Bunun üzerine Maybach, deniz ve demiryolu için motorlar üretmeye başladı. Aynı zamanda lüks araç üretimine de başlamıştı.
1919’da Maybach W1 aracını üreterek başladığı bu serüvende 1941’e kadar birçok lüks model üretimini gerçekleştirdi.
W3, W5, DSH, DS7 Zeppelin, W6 DSG, SW35, SW38 bu lüks modellerin en bilinenleriydi.
Maybach’ın ölümünün ardından şirketin başına oğlu Carl geçti.
II. Dünya Savaşı’nda Alman tankları olan panzer ve tiger modellerinde Maybach motor kullanıldı, savaş için de pek çok tank üretilmişti. Savaştan sonra bir süre durgun süreç geçiren şirket, 1960’ta Daimler-Benz tarafından satın alındı.
Mercedes logosu ve seri numarasıyla tanıtılan meşhur W108 ve W116 modelleri için Daimler ile ortak çalışılmıştı. Uzun süre markanın içinde adı duyulmayan Maybach'ın lüks modeli, 1997’de Tokyo Otomotiv Fuarı’nda gösterildi.
Üretime geçmeyen bu model, BMW’nin Rolls Royce’u almasıyla 2000’de rakip marka olarak piyasaya sürüldü.
Tamamen el işçiliği ile piyasaya çıkan Maybach, 57S ve 62S isimleriyle piyasaya çıktı. Yıllar geçtikçe üzerine sürekli bir şeyler ekleyen marka, ultra lüks modelleri tanıtmaktan da geri durmadı. Ancak bu üretimler, beklenen getiriyi sağlayamadı.
Mercedes-Benz, binlerce rakama satılırken aynı yılda Maybach, satış oranının çok altında kalmıştı. Çoğu insana göre de bunun sebebi Mercedes’ten kopamayışıydı. 2012’de Daimler, Maybach’ın üretimini sonlandırarak Mercedes-Benz S serisine ağırlık vermeye başladı.
S serisini biraz uzatıp daha lüks bir hâle getirerek tekrar piyasaya sundular.
Bu araç, Daimler’e bağlı Mercedes Maybach olarak alt marka olarak tanıtıldı ve bu tanıtımdan büyük bir satış elde edildi.
Mercedes’in büyümesinde büyük katkısı olan Maybach, günümüzde Mercedes sayesinde ayakta duruyor. Adından ve logosundan ise hiç vazgeçmedi…
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: